Atatürk Öğretmen Akademisi öncelikle bir okuldur. Yani bir eğitim kurumudur. Günden güne daha da piyasalaşan eğitim sisteminin çarkında bir şirket değildir. Eğitimin artık temel bir hak olarak görülmediği, dileyenlerin parasını vererek öğrenim görmelerinin doğal bir durum sayıldığı düzende, karşı bir duruştur.
Aslında Atatürk Öğretmen Akademisi’nin biz Kıbrıslı Türk halkı için önemini anlatmaya çalışırken söyleceyeceklerimiz, normal şartlarda abartılacak şeyler değil. Çünkü hali hazırda bu toplum için ve eğitim hizmeti için bulunduğu durum zaten olması gerekeni. Çünkü eğitim; tıpkı barınma, sağlık, su gibi en temel haklarımızdan biridir. Ve bu yüzdendir ki herkesin parasız, bilimsel, demokratik eğitim alma, öğrenim görme, en temel hakkıdır. Devletin de bu hakı sağlama ödevi vardır. Dolayısıyla ülkemizdeki tek parasız üniversite olan AÖA’nın bu durumu zaten olması gerekendir.
Peki bu, neden bu kadar önemli? Çünkü bırakın yüksek öğrenimi; okul öncesi döneme kadar, devletin bu hizmeti sunmakta görevlerini aksattığı bir yerde, özel sermaye, devletin de desteği ile eğitim alanını parsel parsel kapsamış ve böylece eğitim bir ihtiyaç değil sanki lüksmüş gibi bize sunulur hale gelmiştir. İşte böyle bir durumda Atatürk Öğretmen Akademisi, halkın hakkını halka veren bir hizmet kurumumuz olarak tek başına orada durmaktadır. Atatürk Öğretmen Akademisi sayesinde toplumun her kesiminden insanlar bu okulda okuyabilir. Hem de hiçbir öğrenim ücreti ödemesine gerek kalmadan… Aynı zamanda Kıbrıs’ın kuzeyinde planlı eğitim veren tek okuldur. Yani Akademi’ye devletin öğretmen ihtiyacına göre öğrenci alınmakta ve bu okuldan mezun olan arkadaşlar devlet okullarında görev yapmaktadır. Son yıllarda hükümetlerin eğitim hizmetlerini layıkıyla yerine getirmemesinden kaynaklı olarak bazı öğretmenler kadrolanma konusunda gecikme yaşasa da hala daha her kesimden insan Akademi’de okuma imkanına sahiptir ve mezun olduktan sonra istihdam sorunu yaşamamaktadır.
Akademi’nin Kıbrıslı Türkler için önemi sadece neoliberal sistemle piyasalaşan eğitime karşı bir direniş sembolü olması değildir. Kıbrıslı Türkler’in üreterek var ettiği Sanayi Holding, Cypfruvex, ETİ, KTYH gibi bu halkın öz kurumları neden yok edilmeye çalışıldıysa, Akademi de aynı mantıkla yok edilmek istenmektedir. Çünkü kendi değerleriyle üreten bir halk güçlenecek, kolay kolay boyun eğmeyecek, kendi kendini yönetmek isteyecektir.
Atatürk Öğretmen Akademisi 1937 yılından beri Kıbrıs’ta ilköğretim için öğretmen istihdamını sağlayan bir okul. Kıbrıslı Türklerin kendini var ettiği kurumlarından bir tanesi. Akademi mezunlarının iş garantisi şansına ve sendikalı olma bilincine sahip olması da cabası… Sendikalı ve bilinçli öğretmenler ise sermayenin ve ona hizmet eden işbirlikçi hükümetlerin baş belası. İşte bu yüzden yıllardır Kıbrıs’ın kuzeyinde uygulanmaya çalışılan asimilasyon politikalarına, Kıbrıslı Türkleri yok etme çabalarına karşı bir duruş olarak orada durmakta. Çünkü bu okulda yetişen öğretmenler toplumsal varoluş mücadelesinde önemli bir yere sahiptir.
Bir yandan neoliberal saldırılar, bir yandan asimilasyon politikaları derken pek tabii ki Atatürk Öğretmen Akademisi her zaman tehdit olarak görülmekteydi. Yakın geçmişte 2010 yılında Yakın Doğu Üniversitesi’ne satılmaya ve kapatılmaya çalışılmıştı. Ancak o yıllarda AÖA’yı kapatmak isteyenler büyük bir öğrenci direnişi ile karşılaşmış ve öğrenciler, KTÖS ile birlikte sürdürdükleri mücadeleyi toplumsal bir hale getirmeyi başarmışlardı. Böylece AÖA’yı kapatmak isteyenler başarısız olmuş ve geri adım atmak zorunda kalmışlardı.
Şimdilerde ise AÖA’yı kapatmaya yönelik girişimler hala devam etmektedir. Bu sefer parasız-planlı eğitim hakkımıza saldırı, YDÜ üzerinden değil, Lefke Avrupa Üniversitesi üzerinden sürdürülmeye çalışılmaktadır. Yakın zamanlarda AÖA ile LAÜ arasında kapalı kapılar arkasında bir “işbirliği” protokolü imzalandı. Protokolü incelediğimizde anlıyoruz ki zamanında Hemşirelik Yüksek Okulu’nu nasıl YDÜ’ne vererek özelleştirdilerse AÖA’yı da LAÜ’ye vererek özelleştirecekler. Peki bu sefer izin verecek miyiz? AÖA’nın da öz kurumlarımız olan KTHY, Sanayi Holding gibi elimizden alınıp yok edilmesine göz mü yumacağız?
Elimizden alınan her kurumumuzda bizler biraz daha yok oluyoruz. İşte bu yüzden Atatürk Öğretmen Akademisi’ni savunmak sadece parasız, bilimsel, demokratik eğitim hakkını savunmak değil. AÖA’yı savunmak; kültürünü, tarihini, kimliğini, eğitim hakkını, var olabilme hakkını savunmak demek. Bu yüzden AÖA’nın kapatılmaması için mücadeleye devam edelim.
Onur Bütüner
Baraka Aktivisti