Asgari Ücret Kıskacında Kadın Özgürleşmesi – Cansu N. Nazlı

Kadın özgürleşmesi hemen herkes tarafından bazen dolaylı olarak, bazense doğrudan kadınların ekonomik bağımsızlığını kazanması ile ilişkilendirilir. Bu ister yetişkinliğe adım atarken hayatını kurmak isteyen bir genç için olsun, isterse de aile modelini değiştirmek, evliliğe adım atmak ya da evliliği sonlandırmak veya çocuk sahibi olmak isteyen bir kimse için olsun kişinin kendi parasını kazanabiliyor olması tercih ettiği gibi yaşamına yön vermesinin önkoşuludur.

Ülkemiz koşullarında bir kadın düşünelim. Kamuda istihdam edilse Göç Yasası sebebiyle, özel sektörde işe girse güvencesiz, şekilde ve uzun saatler çalıştığı halde kazanacağı ücret düşük olacaktır. Ve bu ücret birçok işkolunda çoğunlukla asgari ücret düzeyinde olacak, asgari ücret olmadığında da asgari ücret ölçüt alınarak tayin edildiğinden yine ev kirasını ödedikten sonra geçinemeyecek kadar düşük olacaktır. Peki, ne kadardır bu asgari ücret?
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, daha geçtiğimiz günlerde toplanarak asgari ücrete 135 TL’lik artış yapılmasına karar vermiş. Brüt Asgari ücret 2,020 TL’den 2,175 TL’ye çıkarken, net ise 1,892 TL olmuştur.

Devlet Planlama Örgütü’nün verilerine göre dört kişilik bir ailenin gıda ve alkolsüz içeceklere bin 794 TL; giyim ve ayakkabıya 439 TL; konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakıtlara bin 185 TL; mobilya, ev aletleri ve ev bakım hizmetlerine 518 TL; sağlık için 338 TL; ulaştırma için bin 843 TL; haberleşme için 343 TL; eğlence ve kültüre 329 TL; eğitim için 339 TL ayırması gerekiyor. Yani açlık sınırı 1794 TL olan ülkemizde asgari ücret bunun sadece 98 TL üzerine çıkmış durumda.

Peki Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda karar verenler kimler?

Sermaye dostu hükümetlerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı bu komisyonda. Aynı Bakanlık ki, neoliberal devlet politikaları sonucu, ülkede yaşayan kadınların güvenliğini sağlamak, beden bütünlüğünü korumak anayasal ve yasal görevi olmasına karşın şiddete uğrayan kadınların başını sokacakları bir çatı açmıyor. Aynı Bakanlık ki, insanlarla dalga geçercesine artış gösteren asgari ücretin bir buçuk katına kadar geliri olan kadınlara şiddete uğradığı zaman koruma emri alabilmeleri için yasal hakkı olan adli yardımı sağlamıyor.

***

Patronların birlik temsilcileri de bu komisyonda yer alıyor. Yani insanları uzun saate, güvencesiz şekilde ve düşük ücrete çalıştırmaktan çıkarı olan kimseler. Hayatını emeğini satarak idame ettirenlerin yarın ne olacağı onların iki dudağı arasında olduğu yetmez gibi alacakları minimum ücreti belirleme konusunda söz hakları bulunmakta.

***

Ne özel sektör emekçilerinden yana, ne de kadın özgürleşmesinden yana derdi olan bir sarı sendika da komisyonda emekçiler adına bulunuyor.
Her geçen gün fakirleştirildiğimiz yetmez gibi eğitim, sağlık, ulaşım gibi devlet tarafından ücretsiz hizmet olarak sağlanması gereken temel haklarımız da yine ‘kamu-özel işbirliği’ kisvesiyle hükümetlerin ve patronların eliyle gasp edilerek kullanılmaz hale getiriliyor.

Bugün asgari ücretle çalışan bir kadının işliyor olmasına rağmen ekonomik bağımsızlığını kazanması tüm bunlar düşünüldüğünde mümkün değildir.

Ne emek mücadelesinden yalıtılmış toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi, ne de kadın özgürleşmesine sırtını dönen bir emek mücadelesi sorunu çözebilecektir. İşte bu yüzden sağlığın ve eğitimin giderek özelleştiği, ücretli izin- sosyal sigorta yatırımı- hamilelik izni gibi en temel çalışma haklarının yoğunluklu olarak gasp edildiği, şiddet gören kadınların barınabileceği bir yer bulunmadığı ve adli yardım sağlanılmayan sosyo-ekonomik koşullarda kadının ve emeğin özgürleşmesi mücadelesinin el ele yürümesi kaçınılmazdır. Özel sektörde sendikalaşma talebi, tam da böyle bir perspektifle Bağımsızlık Yolu tarafından yükseltilmektedir.

Halkın haklarını daha etkili savunabilmek, asgari ücreti artırabilmek, kadınlar olarak ekonomik bağımsızlığımızı gerçekten kazanabilmek ve emeği özgürleştirmek için sendikasız çalıştırılmak yasaklansın!

Cansu N. Nazlı
Bağımsızlık Yolu Üyesi