Haftalardır havada uçuşan haberlerin haddi hesabı yok. Kaynağı belli olmayan konular her yerde tartıştırılıyor.
Ne mi bu konular? “CTP su meselesi üzerinden Türkiye ile büyük kavga veriyor”, “CTP boyun eğmiyor”, “CTP’ye destek olmak lazım.”, “elçilik bastırıyor, CTP dayanıyor”, “boru meselesi yüzünden ekonomik protokol imzalanamıyor, ama CTP gene direniyor” ve benzeri onlarca haber her yerde.
İnternette, kahvelerde, arkadaş buluşmalarında, iş yerlerinde ve benzeri her kamusal ortamda bu konu konuşuluyor / yayılıyor. Peki, işin aslı ne?
Mecliste konu ile ilgili yapılmış birkaç gündem dışı konuşma dışında mesele ile ilgili resmi tek bir açıklama yok. Bu söylentilerin çıkma zamanı ile Mehmet Ali Talat’ın CTP liderliğine gelmesi bir paralellik de gösteriyor açıkçası. Peki, hangi Talat bu? AKP’nin Kıbrıs temsilciliği olmaktan onur duyacağını söyleyen Talat’tan farklı bir Talat mı?
Peki, bu yasa geçecek diye tutturup, meclise sunduğu Göç Yasası ile ilgili de aradan 1 sene geçince internette, kahvelerde, arkadaş buluşmalarında, iş yerlerinde ve bezeri her kamusal ortamda aslında “biz o yasayı geçirmeyelim diye erken seçime gittik” diye haber yayan Talat’ın CTP’sinden farklı bir CTP mi?
Varsayalım ki gerçekten kapalı kapılar ardında bir tartışma var, Türkiye’yi milyar dolarlık yatırımla ilgili kendi halkını bilgilendirip sokakta desteğini almadan, yani elinde hiçbir koz olmadan sırf ısrarla rica ettin diye mi vazgeçireceksin? Kusura bakmayın ama bizi yönetenlerin işbirlikçiliği onur kırıcı bir şey, ama aptal olmaları daha onur kırıcı bir şey olurdu. Öyle de olduklarına inanmıyorum. Bu nedenle sizi bilmem ama benim CTP’ye inanmak için birkaç kaynaksız haberden fazlasına ihtiyacım var.
Bu kaynaksız haberlerin bazı sonuçları da oldu son dönemde. Sağın yükselen gücü Özersay’a dikkat çeken bir yazı CTP çevrelerince göğe çıkarıldı. Bizlere şunu anlattı abiler, ablalar “eğer CTP’de birleşmezseniz Özersay gelecek, hepimizi yiyecek”.
İşin ironik yanı, bu sözün UBP ile koalisyonda olan CTP taraftarlarınca yükseltilmesi ve solu temiz toplum ve çözüm yanlılığına indirgeyen, eşitlikçiliği soldan silip özgürlükçülüğü tek başına temel almaya çalışan CTP aydınları tarafından ise savunulmasıdır. Yani Özersay’ın yükselme zeminini hazırlayanların bu meseleden en şikâyetçi haline gelmesidir.
Daha da enteresan nokta ise örgütlü solcuların bu ironiye dikkat çekmesi sonrası oluştu. Su meselesi ve benzeri konulardan CTP’yi sahiplenen aydın konumundaki kişiler CTP’ye yönelik bu eleştirel tutumu sindiremedi ve eleştiriyi yapan kişilere şahsi bir saldırı başlattı. Saldırı giderek CTP etki alanındaki çevrede yaygınlaştı, çirkinleşti ve bir linç kampanyasına dönüştü.
Son yaşananlar gösteriyor ki günümüzde merkez sağ bir parti haline gelen CTP, klasik tabanını korumak adına manevralar yapmaktadır. Daha önce bu manevralar sonucu defalarca partide kenetlenen ve defalarca umutsuzluğa uğrayan kesimler bir kez daha partiye çekilmeye çalışılmaktadır.
Çağrım toplumumuz içerisinde aydın ve kanaat önderi durumdaki kişileredir. Biraz ciddi olun! Artık CTP kendini toparlayacak hayalciliğinden sıyrılın. Toplumun artık sizin hayalciliğinizle uğraşacak dermanı yok. Kudret Özersay’ın sağda yükselmesini sağlayan hükümet makamını işgal eden merkez siyasetlerin basiretsizliğidir, yani CTP, UBP ve DP’dir. Gerçekten toplumun soldan gelişecek, bağımsızlıkçı bir hareketle güzel günlere ulaşacağını düşünüyorsanız, bakacağınız son yer CTP olacaktır.
Mustafa Keleşzade
Bağımsızlık Yolu