Tommie Smith ve John Carlos… 1968’de Meksika’da düzenlenen olimpiyat oyunlarında ABD adına yarışan ve madalya kazanan iki siyahi atlet. Olimpiyat oyunlarında madalya kazanmak bir sporcu için erişilebilecek en üst noktadır. Ancak bu iki atlet 16 Ekim 1968 günü madalya töreninde yaptıkları protesto ile insanlık adına çok daha üst bir noktaya çıkarak adlarını dünya tarihe altın harflerle kazıdılar.
Antik çağlardan bu yana düzenlenen ve dünyanın en büyük spor organizasyonu olan olimpiyat oyunları tarihi, spor dışında pek çok olaya da sahne olmuştur. Dört yılda bir farklı bir ülkede organize edilen olimpiyatlar pek çok kez o ülkede yaşanan toplumsal olaylarla da gündeme gelmektedir. Bunun günümüze en yakın örneğini geçen yıl Brezilya’nın Rio şehrinde düzenlenen olimpiyat oyunlarında gördük. Yoksullukla mücadele eden Brezilya halkı, milyonlarca dolar para harcanarak organize edilen oyunları şiddetli bir şekilde protesto etmişti. 1968 yılında düzenlenen Meksika Olimpiyatları da bu anlamda unutulmaz bir organizasyon oldu.
Bildiğiniz gibi 1960’lı yıllar dünya çapında devrimci hareketlerin yükselişte olduğu, hak mücadeleleri ve kitlesel grevlerlerin yoğun yaşandığı yıllardı. Ayrıca bu yıllar, ABD’deki siyahilerin ciddi şekilde ırkçılığa, ayrımcılığa, baskıya, şiddete, sömürüye uğradıkları yıllardı. İşte 1968 Meksika Olimpiyatları böyle bir dönemde başladı. Ne ilginçtir ki ABD’nin olimpiyatlardaki başarı umudu, sefalete terk edilen, insan olarak bile görülmeyen ve hak mücadeleleri kanlı bir şekilde bastırılmaya çalışılan siyahilerdeydi. Yani o dönemde siyahi sporcular, ABD’nin başarısı adına adeta sömürülüyordu.
16 Ekim 1968 günü 200 metre erkekler yarışının finalinde ABD takımı müthiş bir başarı sağladı. Baş rollerde Tommie Smith ve John Carlos vardı. Tommie yarışı birinci, John ise üçüncü tamamlamış ve madalya almaya hak kazanmışlardı. Yarışı ikinci olarak tamamlayan ise Avusturalyalı beyaz atlet Peter Norman’dı. Tommie ve John’un aklı ise kazandıkları madalyada değil, ülkelerinde kendileri gibi siyahi insanların maruz kaldıkları insanlık dışı yaşam koşullarındaydı. Kazandıkları madalya, bir sporcu için erişilebilecek en üst nokta iken, onlar isimlerinin sadece madalya ile anılmasına razı olmadılar. Bedeli çok ağır olacağı kesin olan bir şeye kalkıştılar. Madalya töreni, olimpiyat tarihinin en unutulmaz anlarından birine sahne olacaktı.
Gerçekleştirmeyi düşündükleri protestoyu, yarışı ikinci tamamlayan Avusturalyalı atlet Peter Norman’la da paylaştılar. Peter, onlara tam destek vereceğini söyler. Hatta Peter onlara protestonun şekliyle ilgili bazı fikirler bile vermiş. Madalya töreni başlayınca dereceye giren iki siyahi atlet Tommie Smith ve John Carlos yoksulluğu sembolize etmek için kürsüye yalın ayak çıkarlar. Herkes şok olmuş durumdadır. ABD ulusal marşı çalmaya başladığında ise siyah eldiven geçirdikleri ellerini yumruk yaparak havaya kaldırırlar. Bu sırada ikincilik kürsüsünde duran Peter Norman da göğsüne “İnsan Hakları İçin Olimpiyat Projesi Hareketi” kokartını takarak bu protestoya destek olur. Verdiği bu destekten dolayı kendi ülkesinde tüm spor çevrelerinden dışlanır. Ama o, bundan hiçbir zaman pişmanlık duymadığını, insanlık adına yapması gerekeni yaptığını defalarca dile getirir.
Milyonlarca insanın izlediği törende yaşanan bu protestodan sonra, tüm dünyada ama özellikle de ABD’de yer yerinden oynar. Olayın akabinde ikisi de ABD takımından kovulur ve olimpiyat köyünden yaka paça dışarı atılırlar. Daha kazanacakları birçok madalya, para, şan – şöhretten vazgeçerek kariyerlerinin sonlandırılmasını göze alıp bu eylemi gerçekleştirirler.
O gün ikinci olan ve siyahi atlet arkadaşlarının kürsüdeki eyleminde onlara destek veren Peter Norman, 64 yaşında hayatını kaybettiğinde cenaze töreninde tabutunu en önde taşıyan iki siyahi vardır; Tommie Smith ve John Carlos… Tommie ve John, kendilerini madalya törenindeki protestoda yalnız bırakmayan arkadaşları Peter’i cenazesinde yalnız bırakmazlar.
Kuşkusuz ki 1968 Olimpiyatlarında yaşanan bu olay pek çok kez doping skandalları, savaşlar, faşizm, terör vs. ile gölgelenen olimpiyat oyunları tarihi açısından bir yüz akıdır. Sporun hayatla iç içe olduğunun ve toplumun yaşadığı sorunlarla asla ayrıştırılamayacağının da bir kanıtıdır.
Mehmet Adaman
Baraka Aktivisti