AKÖP:”YENİ BURS TÜZÜĞÜ YÜRÜRLÜĞE GİRENE KADAR MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ”

ADL(ÖZEL)

Üçüncü ülkelere de devlet tarafından burs hakkı tanınması amacıyla eylül ayında bir araya gelerek burs mücadelesini başlatan Avrupa Kıbrıslı Öğrenciler Platformu (AKOP) üyesi Kıvanç Manyera ile bir röportaj gerçekleştirdik. Salı günü Pronto çemberinden başbakanlık önüne yürüyüş gerçekleştirerek üçüncü ülkelere burs hakkına dikkat çekecek olan AKÖP’lü gençler adına konuşan Manyera’ya hem AKÖP’ü hem de ülkedeki yüksek öğrenimi sorduk, yürüttükleri mücadeleden bahsettik.

ADL: Öncelikle AKÖP’den bahsedelim. AKÖP bir öğrenci örgütlenmesi ama nasıl? Ve AKÖP neden kuruldu?

Kıvanç Manyera: AKÖP öncelikle örgütlenmesine sosyal medya üstünden başlayan bir grup. Lobicilikten çok arkasına bir kitleyi ve kamuoyunu toplayıp aktivist eylemlerle mücadelesini sürdüren bir grup. Bu nedenle tüm siyasi partilerle mesafesini korumaya ve eşit tutmaya çalışıyor. AKÖP’ün kurulmasının asıl amacı 3. ülkelerde okuyan öğrencilere hak arama ve mücadele kültürünü oturtmaktır. Gençlerin çevrelerinde dönen haksızlıklara ve adaletsizliklere sessiz kalmak yerine bunlara ses çıkarmak ve kıpırdanmalarnı teşvik etmek genel amacıdır. Bu örgütlenme sürecinin ilk adımı olarak da 3. ülkelerde okuyan öğrencilerin burslardan dışlanmasını ve bu durumun getirdiği eşitsizliği hedef aldı.

ADL: Üçüncü ülkelerde okuyan öğrencilerin ”Maddi durumu iyi, Bursa çok da ihtiyacı olmayan kişiler” olduğu gibi bir algı var toplumun genelinde. Bu algı neden oluştu? Aslında üçüncü ülkelerde okuyan öğrenciler ne gibi sıkıntılar yaşıyor?

K.M: Bu algıda bahsedilen sonuca nasıl vardıklarını sorduğumuzda genellikle aldığımız cevap: “işte burssuzsunuz ama gene da orada okuyabiliyorsunuz demek ki paranız var” oluyor. Fakat gerçekte durum hiç de böyle değildir. 3. ülkelerde okuyan bir çok öğrenci varlıklı ailelerden gelmemektedir. Ailelerinin ekstra külfetlere katlanarak hatta bazen kendileri çok zora düşerek çocuklarının eğitimini devam ettiriyor. Bütün emeklilik ikramiyesini çocuğunun eğitim hayatına harcayan veliler de karşımıza çıkıyor. Bunun haricinde birçok başarılı arkadaşımız maddi sıkıntılardan dolayı eğitimini yarıda bırakıp dönmek zorunda kalıyor. Özellikle oradaki harcamaların döviz üzerinden yapılması ve Türk lirasının döviz karşısında stabil bir durumu olmaması bu konuda büyük bir rol oynuyor. Aile çocuğunun £300 tutan aylık ev kirasını ödemesi için ay sonu örneğin 1000 TL ayırırken aniden dövizdeki bir artışdan dolayı £300 e denk gelen Türk lirazı 1200-1300 TL ye tekabül edebiliyor. 3. ülkelerdeki hayat pahalılığının da TC ye ve kktc’ye oranla daha yüksek olması tüm bu maddi sorunlar yetmezmiş gibi ailelerin üstüne ek bir yük olarak biniyor. Bir de işin görünmeyen kısmı olan ve maddi yetersizlik sebebiyle 3. ülkelerde eğitime hiç giremeyenler var. Gayet başarılı olup da 3. ülkelerde okumanın gerektirdiği miktarı bir araya getiremeyin ve dolayısıyla bu şanstan yararlanmadan öğrencilerimizin sayısı da maalesef ki bir hayli fazladır. Son olarak ise bu aileye bindirilen maddi yükden ve elindeki çok sınırlı kaynaklar nedeniyle öğrencilerin motivasyonunda da düşüşler oluyor. Ailenin zor durumda olması ve kendinin ay sonuna kadar elindeki parayla nasıl geçineceğini sürekli hesaplama durumu öğrencilerin derslere olan motivasyonunu ve konsantrasyonunu düşürüyor.

ADL: AKÖP neler yapmayı düşünüyor bu burs mücadelesi için? Ne gibi eylemliliklerde bulunacak?

K.M: Okuyucuları bilgilendirmek adına AKÖP’un ne yapacağından önce ne yaptığından da bahsedilmesi gerekiyor. Ilk olarak AKÖP Facebook’da şikayetlerini ve dileklerini belirten bir metin hazırladı. Bu metinin altına birçok ülkedeki farklı üniversitelerden 200’ün üstünde öğrenci ismini soy ismini ve okulunu yazarak bu bildiriye katıldığını belirtti. İmzalar toplandıktan sonra mektup halinde bu metin Milli Eğitim Bakanı Özdemir Berova’ya, Cumhurbaşkanına, Başbakana, Başbakan yardımcısına, Meclis Başkanına ve meclisteki siyasi partilerin genel başkanlarına gönderildi. Bu mektuba cevap alamayınca yaklaşık bir buçuk ay sonra meclisin sitesinde bulunan e-dilekçe sistemi kullanılarak birçok öğrenci tarafından meclise dilekçe yollandı. Bu dilekçelere de otomatik bir e-mail cevabı dışında hiçbir cevap alamadık. Bu temaslar haricinde AKÖP kamuoyu yaratmak için de etkinlikler düzenlemiştir. Bunun en çok ilgi çekeni Makarna Selfie’si oldu. Öğrenciler makarnalara Selfie’i atıp bunu Facebook’da paylaştı. Bunun amacı öğrencinin ay sonu yaklaştıkça maddi sıkıntıya düşmesi ve makarna yiyerek ayın sonunu ancak getirebildiği mesajını vermekti. Christmas tatilinde üyelerimizin Kıbrıs’a gelmesiyle ilk toplantımızı yaptık ve bu toplantıda bir eylem yapma kararı çıktı. 30 Aralık Salı günü saat 12:00 da Dereboyu Pronto çemberinde buluşup başbakanlığa yürüyeceğiz. Bu yürüyüşümüze de herkes davetlidir. Yeni bir burs tüzüğü yürürlülüğe girene kadar da AKÖP mücadelesini yılmadan ve yavaşlamadan devam ettirecektir.

ADL: Diğer öğrenci örgütleriyle de ortak bir şeyler yapmayı düşünüyor musunuz?

K.M: Diğer öğrenci örgütlerinde de birçok arkadaşımız var ve onlar da bu mücadelemize bugüne kadar hep destek oldular. Şu aşamada onlarla ortak bir şey yapmaktan ziyade birbirimize destek vermeyi tercih ediyoruz. Bunun sebebi ise onların da farklı mücadeleleri olması ve ortak hareket etme durumunda kamuoyunda ve yetkililerde problemlere ilgili algı yanılması ve karışıklık yaşayabilme olasılığıdır. Ancak biz de burs tüzüğünün kapsamına girdiğimizde ve diğer öğrenci örgütleriyle problemlerimiz ortak olduğunda tabi ki ortak bir şeyler yapmayı düşünebiliriz. Örgütlülüğün öneminin farkındayım ve bu örgütlülüğün çeşitli ortaklıklarda daha çok büyüyeceğine ve güçleneceğine inanıyoruz. Şu an için biriyle ortak olmasak da birbirimizden desteğimizi esirgemiyoruz.

ADL: Genel olarak ülkedeki eğitim algısı ve eğitim politikaları ile ilgili düşünceleriniz nedir? Ülkedeki Yüksek Öğrenimin durumu sizce nedir?

K.M: Ülkedeki eğitime verilen önemin gerektiğinin çok çok altında olduğunu biz her fırsatta söylüyoruz. Maalesef üniversitelerimiz eğitime ve bilime konsantre olamıyor. Bunun farklı sebepleri vardır. Önce vakıf üniversitelerine değinelim. 2015 bütçesine baktığımız zaman vakıf üniversitelerimiz Doğu Akdeniz Üniversitesi ve Lefke Avrupa Üniversitesi’nin bütçelerinde azaltılma yapıldı. Bu üniversitelerin öğrenci sayısının da arttığını düşünürsek bu bütçedeki azalmanın üniversitelerde ciddi kaynak sıkıntısı yaratacağı aşikardır. DAÜ’nün rektör atamasında yaşanan problemler de cabası. Bologna kriterlerine uyan tek üniversitemiz olan DAÜ politik oyunlara alet edilmeye çalışılmaktadır ve bunun etkilerini hissetmektedir. Hala daha rektör atanamamıştır. Bu bütçe daralmaları ve siyasi oyunların içinde bulunan üniversitelerimiz büyük tehlikelerle karşı karşıyadır. Özel üniversitelere değinecek olursak maalesef özel üniversitelerimizin birçok bölümü uluslararası standartların çok çok altındadır. Bu acı gerçek maalesef ortadadır. Özel üniversiteler ile ilgili öteki bir problem ise bu okulların kaliteli eğitim verme gailesinin sık sık yerini para kazanma gailesine döndürmesidir. Okula olan en ufak bir borcu nedeniyle sınavlara alınmayan birçok arkadaşımız mevcuttur. Özetleyecek olursak ülkemizdeki kamu üniversitelerine verilen önem yetersizdir ve politikaya alet edilmektedirler. Özel üniversitelerin ise denetimleri yetersizdir. Bu tablo nedeniyle ülkemizdeki Yüksek Öğrenim ile ilgili karamsar bir düşünce oluşuyor.

ADL: Gençler neden yüksek öğrenim için üçüncü ülkeleri tercih ediyor? Üçüncü ülkelerde öğrenim görenler olarak sizin düşünceniz nedir?

K.M: Yukarıda da bahsettiğimiz gibi ülkemizdeki üniversitelerin problemli durumları bizi yurt dışında okumaya bir yandan da zorluyor. Biz de isterdik ki ülkemizde kalıp ailemiz ve arkadaşlarımızdan ayrılmadan eğitimimizi tamamlayalım fakat üniversitelerimizdeki çarpıklıkları görünce yurt dışında okuma gereği duyduk. Neden TC’de değil de başka ülkelere gittiniz sorusuna ise herkesin verecek farklı bir cevabı olabilir. Bize göre Türkiye de yurt dışıdır 3. ülkeler de yurt dışıdır ve bir statü olarak bir farkları yoktur. Kimi öğrenci yabancı dilini geliştirmek için 3. ülkeleri seçmiştir, kimileri değişik kültürlerle tanışmak istemiştir, kimilerinin ise seçtiği bölümde daha kaliteli bir eğitim mevcuttur. TC ile diğer ülkeler arasında da bir ayrım devlet tarafından neden yapılmıştır anlamak mümkün değildir. Bazı öğrenciler yurt dışına giderken TC’yi tercih etti bazılarında diğer ülkeleri. TC’ye gidene neden gittin diye sorulmazken diğer ülkelere gidenlere sorulması doğru değildir. Doğru olan genel olarak öğrencilerimiz neden yurt dışına gidiyor sorusunu sormaktır. Bunun sebebi de bir önceki soruda açıkladığımız sebeplerdir.

 

Be the first to comment

Leave a Reply