Zamanımızda çok moda olan kelimeler var;
Akılcı, verimli, uygulanabilir, sürdürülebilir, küreselleşme, çağdaş…
Bu kelimelerde ne sorun var diyeceksiniz.
Haklısınız, kelimelerde bir sorun yok.
Sorun bu kelimelerin nasıl kullanıldığında.
Bu kelimeler nasıl mı kullanılıyor?
Gelin hep beraber bakalım;
“Şu anda yürürlükte olan ekonomik uygulamalar sürdürülebilir değil.
Dolayısıyla KIB-TEK’i özelleştirmeliyiz.”
Özel şirket AKSA’nın neler yaptığını görüyoruz.
Çünkü özel sermaye için önemli olan doğa değil şirketin kar etmesidir.
Devam edelim;
“Devlet ekonomide büyük bir yer tutuyor daha verimli bir yapıya kavuşturmak için kurumları özel sektöre devretmeli devletin ekonomide payını küçültmeliyiz.
Örneğin Ercan Havalimanı’nı kiralamalıyız.”
Ercan kiralandıktan sonra bilet fiyatlarındaki artışın herkes farkında.
Öte yandan Ercan kiralandıktan sonra uçağa giderken yanına bir şişe su götürmek yasak!
Neden?
Çünkü ihtiyaçlarını hava limanından alasın ki sermaye kazansın.
“Ankara’nın Kıbrıslı Türklere dayattığı politikalara karşı çıkmak akılcı bir politika değil.
Çünkü hiçbir şey üretemediğimiz bu ortamda Türkiye parayı keserse ne yaparız?
En iyisi AKP’nin dediğini kabul etmek.”
AKP’nin dayattığını kabul etmek; bizi üretimden kopararak ekonomik olarak bağımlı bir ilişki yaratan ve yine bu ilişki üzerinden bize istediğini dayatan ve bizi kukla gibi oynatarak bizi onursuzlaştıran bir yapıya onay vermek çözüm müdür?
Alın size bir tane daha;
“Küreselleşen dünyada çağdaş bir siyaset izlemeli özel sermayenin önünü açmalıyız.
Özel okullara, hastanelere teşvik yardımı yapmalıyız.”
Özel okulların ve hastanelerin önü açıldıkça eğitim ve sağlık hakkı piyasalaştırılmakta yani parası olanın okuyabildiği, parası olanın sağlık hizmeti alabildiği sistem yaratılmaktadır.
Öte yandan devlet okulları ve hastanelerine yasalar nezdinde yapılmak zorunda olan uygulamalar yapılmamakta bilakis devlet okulları ve hastaneleri çeşitli biçimlerde paralı hale getirilmektedir.
Ve bu kelimeler uzar gider…
***
Görüyorsunuz ya, onların akılcı, çağdaş, sürdürebilir dediği her şey ne sonuçlar doğuruyor.
Ancak buna şaşırmamak lazım.
Çünkü onların doğruları onların çıkarını koruduğu için onlara göre doğru.
Dolayısıyla sürdürmek istedikleri, akılcı olarak nitelendirdikleri, uygulamak istedikleri her şey onların çıkarlarını savunduğu için sürdürülebilir, akılcı ve uygulanabilir.
Önemli olan halk olarak bizim ne istediğimiz daha doğrusu bizim çıkarımıza olanın ne olduğu.
Bizim hastanelerin ve okulların paralı hale gelmesinden çıkarımız olmadığı kesin.
Asimilasyon ve entegrasyon politikalarıyla yok edilmeyi çok da arzuladığımızı söylemeyiz.
Ya da doğamızın yok edilmesi ülkemize bir yarar sağlamaz.
Bizim için neyin iyi olduğu açık;
Biz asalak gibi değil üreterek yaşamak istiyoruz.
Biz gerici politikalarla yok olmak değil kendi belirlediğimiz değer ve kültürümüzle var olmak istiyoruz.
Giderek yoksullaşan bir halk olarak değil haklarımıza sahip çıkarak yaşamak istiyoruz.
Biz omurgasız bir yaşam sürmek değil onurumuzla yaşamak istiyoruz.
Bu yüzden bizi yok oluşa sürükleyenlere cevabımız şu:
Sizin aklınız size kalsın.
Çünkü sizin iyi dediğiniz her şey bizim kötülüğümüzden başka bir şey değil.
Ali Şahin
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.