Geçen haftalarda Kadın Eğitimi Kolektifi, kendi ifadeleriyle kadın özgürleşmesi için bilgi ve deneyim paylaşmak ve drama çalışmalarıyla özgürlüğü prova etmek üzere AKDER’in ev sahipliğinde Akçay’a geldi. Eğitimlere Zümrütköy’den Zodya’dan (Bostancı) ve Omorfo’dan da katılım oldu.Bölgeli kadınlar bu tarz etkinliklere aç olmanın da verdiği hevesle eğitimleri hemen sahiplendiler.
Bölgeli bir kadın olarak seminerler başlayacağında nasıl olacak acaba diye duyduğum endişeler ilk günden uçuverdi. Eğitime kadınlar ellerinde yaptıkları kekler, tatlılar, mis kokulu çiçekler ile gelirken inanılmaz motive olarak gelen eğitmenlerimizle birlikte zaman uçup gitti.
Yasemin kokusu eşliğinde başladığımız derslerden ilki “Feminizm ve Toplumsal Cinsiyet” konusuydu. Feminizmin doğuşu, ilerleyişi, geldiği yer, yarattığı etkiler toplumda kadın olmanın getirdikleri ve götürdükleriyle birlikte neleri nasıl yaşadığımızı sorgulayarak başladık.
Kadın erkek ilişkisinin kadının yemek ve temizlik yaptığı, çocuk baktığı, erkeğin ise işten eve yorgun argın gelip kanepeye yığılması olmadığını öğrendik; toplumsal cinsiyet rollerinin eşit olması için partnerimize oğlumuza babamıza ev işlerini ve çocukların bakımını kadınla erkeğin yardımlaşarak yapması gereken yaşam faaliyetleri olduğunu anlatmak ve bu işlerin belli ölçüde kamusallaşması gerektiğinin altını çizdik. Kadınların süpürge ile bağlarının ev temizliği yapmaktan ibaret olmadığını, bunun yerine onlarla uçabileceğimizi, toz bezleriyle toz almak yerine dans edebileceğimizi “Ev içi Emek ve Ötesi” eğitiminde prova ettik.
“Kıbrıs’ta Kadın Hareketi” konusu, zaten hepimizin hâlâ daha etkilerini hissettiğimiz bir konudur. Kıbrıs kadınları savaş görmüş geçirmiş kadınlardır. Savaşlardan en çok kadınlar etkilenmiştir. Bu sebeple barış aslında en çok da kadınların hakkıdır. Ne yazık ki her seferinde heveslendirildiğimiz barış görüşmeleri şeffaf değildir. Halktan kopuk görüşmeler olmasının yanı sıra görüşme heyetinde bir tane bile kadın yoktur. Bizler sadece medyanın bize yansıttıklarını görebiliyoruz. Kaldı ki medyada kadının yeri hiçbir zaman bizim görmek istediğimiz gibi değil bize nasıl gösterilmek isteniyorsa öyle oldu. Bize yansıtılan bu durumdan memnun muyuz biz bunlardan nasıl etkileniyoruz gibi sorularla farkındalığımızı artırmak adına “Kadın ve Medya” konusunu nasıl görmek istediğimizi kendi gözümüzden aktardık birbirimize.
Ülkemizde de çokça yaşayarak öğrenmeye başladığımız “Kadına Yönelik Şiddet” konulu derste ise, son dönemde artan kadına yönelik şiddetin sebebinin bu durumun hem ülkemizde daha çok yaşanmaya başlamasından hem de aslında bizim bu durumu daha çok fark etmeye başlamamızdan kaynaklandığını söyledik. Biz bu derslerde kadına yapılan şiddetin sadece fiziksel değil psikolojik, duygusal ve cinsel alanlarda da yaşanıldığının farkına vardık. Özellikle aile bağlarının güçlü olduğu bu ülkede şiddet gören kadınların büyük bir oranının aile içerisinde olması ne acıdır. Şiddet gösteren herkesin mutlaka arkasına sığındığı cümleler vardır ve bunların en popüleri “bir anlık sinirle yaptım”dır. Bu cümlenin arkasına saklanıp ne kadar çok kadın dövdüler, öldürdüler. Halbuki hiçbir şey bir anlık değildir. O yere gelene kadar “yuvam dağılmasın, çocuklarım napar?”, “ben nereye giderim?” diye düşündüklerinden sesini duyamadığımız birçok kadın olduğunun farkına vardık ama asla yalnız olmadığımızı da anladık.
Demem o ki, Kadın Eğitimi Kolektifi hepimiz için bilgi dolu bir eğitim olarak başladı ama artık asla son bulmayacak ve bu öğrendiğimiz konularla farkındalığımızı artırarak devam edecektir. Farkındalık yaratmasının yanında katılan insanlar olarak eve gidince ben neyi yanlış, neyi doğru yapıyor muşum sorusunu kendimize sormaya başladık. Şiddet gören kadınların sadece televizyonlarda, gazetelerde veya internette gördüğümüz kadar uzak olmadığını, etrafımızda da olabileceğinin farkına vardık. Kadına yönelik şiddetin ne bir anlık öfkenin sonucu ne de münferit bir mesele olduğunu anladık. Devlet kadınları korumuyor, kadınlar ölüyor ama biz birbirimize yardım edebiliriz; yeter ki birbirimizin farkına varalım, kendi gücümüzü kavrayalım. Birlikte mücadele edersek kazanabiliriz. Birimiz olmazsak hepimiz eksiliriz.
Bağımsızlık Yolu Omorfo Birimi Üyesi