“Ağlar Değişiyor” başlıklı bu yazım, 24 Mayıs 2013 tarihinde (yani UBP halâ hükümetteyken ancak erken seçim de gündeme gelmişken) Afrika gazetesinde yayınlanmıştı. Yeni hükümetin kurulmasının ardından kayda değer bir zaman geçmesi ve insanların tepkilerinin yavaş yavaş oluşmaya/şekillenmeye başlaması ile birlikte aklıma bu yazı geldi ve tekrardan paylaşmak istedim :
***
Kıbrıs’ın kuzeyindeki seçimleri, futbol maçlarındaki kale ağlarının değiştirilmesine benzetirim ben…
Sahada bir maç vardır…
Golleri de çoğu zaman bizim halkın takımı yemektedir…
Akın akın hücüma kalkar çünkü egemenlerin takımı…
Bizim halkın takımıysa hep defansa çekilir…
Kendi evinde değilmiş de deplasmandaymışçasına oynar hep bizim halkın takımı…
Biz geriye çekildikçe…
Biz kaleye doğru kapandıkça…
Egemenlerin takımı daha da yoğunlaştırır hücumunu…
Daha çok gol atarlar bizim halkın takımına…
***
İşte böyle bir maç oynanıyorken sahada…
Seçimler yapılır bu arada…
Takım elbiseli beyler ve hanımlar görünmeye başlarlar ışıkların altında…
Oyunun kaderini değiştireceklerini söylerler…
Bir bakarsınız ki, değiştirebildikleri tek şey, bizim halkın takımının kalesinin ağları olur…
Sahada oynanan oyun aynıdır hep ama, egemenler golü attığında, sarsılan ağların rengi bazen turuncu olur bazen yeşil, bazen kırmızı olur bazen mavi…
***
Egemenlerin takımı yüklenir, ve golü atarlar : KTHY tasfiye edildi
Egemenlerin takımından bir sert vuruş daha : Ercan özelleştirildi
Egemenlerin takımı akın akın gelmeye devam ediyor : DAİ ve DAK özelleştirildi
Egemenlerin takımı ard arda iki gol birden buluyor : Karpaz’a önce elektrik götürüldü, sonra yol çekildi
Egemenlerin takımı halkın takımını gol yağmuruna tutuyor : Eğitim zengin patronların oyuncağı oldu, Sağlık artık paralı, özel sektördeki çalışma koşulları her geçen gün daha da acımasızlaşıyor ve aynı durum kamu için de geçerli…
***
Sahada oynayan bizleriz, takım elbiseli beyler ve hanımefendiler değil…
Bu yüzdendir ki takım elbiseliler sahaya girip oyuna dahil olmak ve onu değiştirmek yerine, kale ağı olmak için birbirleriyle didinip dururlar…
Karpaz’da doğa talanına karşı direnen bizleriz, onlar değil…
Türkiye Elçiliği’nin önünde bağımsızlığımızı ve onurumuzu haykıran bizleriz…
Kadın cinayetlerine, gece kulüplerinin kölelik koşullarına karşı haykıranlar bizleriz…
Ankara’ya değil Lefkoşa’ya gönül verenler bizleriz…
Sağlık paralı hale geldiğinde hastanelerin önüne koşan, Elektrik Kurumu özelleştirilmesin diye Teknecik’te gece gündüz nöbet tutan, KTHY önünde direnen, DAÜ’de direnen, Göç Yasası’nı engellemeye çalışırken cop ve biber gazı yiyen…
Bizleriz… Yani halkız…
Şimdilik savunmadayız…
“Alternatifiz biz” diye ortalıkta dolaşan seçim avcısı takım elbiseliler, olsa olsa kaledeki ağın alternatifi olabilirler…
Gerçek alternatif, sahada olanlarda…
Alternatif, golü yiyeceğimiz kalenin ağları nasıl olacak diye düşünenlerde değil, bu oyunu nasıl bozacağımızı düşünüp bunun için uğraşanlarda…
Şimdilik savunmadayız, kendi yarı sahamızdayız…
Ama halkız biz; ve günü geldiğinde, bu maçı çevirip, egemenlerin yarı sahasında tek kale oynayacağız.
Celal Özkızan
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.