2007 yılının Haziran ayının en sıcak günlerinde bu ülkenin tarihinde hiç görülmemiş bir katliam yaşanmıştı. Kuzey sahil yolunu yapmak üzere adaya gelen ve adeta zırhlı bir savaş makinesini andıran yol yapım şirketinin D8R adlı aracı 2 günde 76 harup, 38 zeytin ağacının canına kıymış ve cesetlerini de yol güzergahı üzerinde öylece bırakmıştı.
Yaşanan vahşetin ardından yol kenarında yatan bu 112 ağacın tek tek fotoğraflanması ve olayın basına da yansıması üzerine dönemin CTP hükümeti ve başbakan Ferdi Sabit Soyer zora girmişti. Ancak, yol ihalesi de devam etmeli ve bir havaalanını andıran kuzey sahil yolu Girne’yi Karpaz’a bağlamalıydı.
Apar topar ataeşi söndürecek bir çıkış yapılmalıydı ve tam da şimdi Ercan’da yeni pist inşaatı için sökülmesi gereken ağaçlar meselesinde olduğu gibi sözde bir kez daha böyle bir olayın yaşanmaması ve ‘gerektiğinde’ ağaçların yol güzergahından başka bir yere taşınması için ‘ağaç aktarma makinesi’ alındı.
Peki ne oldu bu ağaç aktarma makinesi? Şimdi yıl 2015 ve aradan geçen 8 yılda tek bir ağacın aktarılması için dahi kullanılmadı. Hiç kullanılmadığı gibi kaderine de terk edildi! Şu an, Lefkoşa Sanayi Bölgesi’ndeki Orman Dairesi’ne ait araç hurdalığında atıl bir şekilde çürümüş olarak duruyor.
Ve, tam da bu günlerde koltuğa oturmadan önce ilk işi Ercan ihalesini iptal ettirmek olacağını söyleyen Serdar Denktaş temel atma törenlerinde boy göstermesi eleştirilince çabuk hırsız misali ‘iptal edemedik, 20 bin da ağaç kesilecek’ diye açıklama yaptı. Hemen ardından da şimdiki Başbakan Özkan Yorgancıoğlu ‘gerekirse’ ağaçlar aktarılacak dedi.
Oysa, biz bu filmi daha önce gördük! Rakam doğruysa ki farketmez. Ağaçlar ister 20 bin isterse 2 bin olsun. Bu ağaçların gözden çıkarılması ağaç fakiri bu ülkede katliamdan başka bir şey değildir. Öte yandan ağaç aktarma makinesi varken elzem durumlarda dahi tek bir ağacı aktar(a)mayanların 20 bin ağacı akataracağına inanmak en hafif tabirle saflık olur.
Kaldı ki, Ercan’daki ağaçların çoğunluğunun çam türü olduğu da biliniyor. Çam ağaçlarının kök yapısı zeytin ve harup gibi ağaçlardan oldukça farklıdır. Zeytin ve Harup gibi toprak altındaki kök sistemi ve gövdesi ile bir bütün değildir. Bu nedenle aktarıldıklarında yaşama şansları çok daha azdır.
Bir zamanlar yeşil ada denilen bir coğrafyada her geçen gün ağaç varlığı azalırken, ekonomik kalkınma adı altında ekolojik yıkımlara onay verilmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Siz varsın her orman haftasında gazetelere fidan dikerken boy boy resimler verin. Binlerce ağacı bir çırpıda gözden çıkarsanız da olur. Yine de çok merak ediyorum sökülen tek bir ağacın günahını örtmek için kaç fidan dikmek gerekerir acaba?
Hasan Sarpten
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.