ABBAS SINAY’IN İSTİFASI ve KOYUNLARIN BACAKLARI- MÜNÜR RAHVANCIOĞLU

Abbas Sınay milletvekilliğinden istifa etti. Sınay’ın kendi yaptığı açıklamaya göre bu istifa sadece milletvekilliği ile sınırlı kalacak yani CTP’den istifayı içermiyor.

Yenidüzen’in haberinde Sınay’ın  istifa gerekçesi ile ilgili “Temiz toplum temiz siyaset adına istifa ettiğini ifade eden Sınay, ‘Mental olarak devam etme şansım yok, ben siyasetçi değilim. Konuşmam da, silip atarım.”şeklinde yazıldı...

Haberde geçen dikkat çekici diğer ifadeleri tekrarlarsak:

“CTP benim partim diyen Abbas Sınay, bundan sonra oy verirken düşüneceğini ancak istifası bir şeyleri değiştirirse çok mutlu olacağını ifade etti.”

“İstifa kararımdan kesinlikle dönmem. Böyle bir ortamda devam edemem…”

“Bundan sonra kesinlikle bu konuyla ilgili konuşmayacağım. Kimse beni rahatsız etmesin. Temiz toplum temiz siyaset adına konuşanlar istifamı bir daha değerlendirsin.”

“Abbas Sınay, Dr. Salih İzbul’un da istifa edip etmeyeceğine ilişkin soru üzerine ise, ‘Her koyun kendi bacağından asılır. Öyle bir şeye ihtimal vermiyorum’ yanıtını verdi.”

***

Abbas Sınay’ın ne kadar “iyi” bir insan olduğu bu yazının konusu değil. Bu yazının derdi, söz konusu istifanın Kıbrıslı Türklerin bağımsız ve halkları kardeş bir Kıbrıs mücadelesindeki anlamı ile ilgili…

Yukarıda alıntılanan haber cümlelerinden de anlaşılacağı gibi; CTP’li vekil hepimize küsmüş durumdadır, trip atmaktadır ve her trip gibi nedenini sadece “bilenler” anlamaktadır.

Bu istifada ilk dikkat çeken nokta, Abbas Sınay’ın milletvekilliğinden istifa ederken partisi CTP’den istifa etmemiş olmasıdır.

Sınay eğer gerekçe olarak sunduğu gibi “temiz toplum temiz siyaset” arayışının bir parçası olarak istifa etmişse, bu arayışını bireysel olarak mı yürütmekteydi? Partisinin, topluma değilse bile Sınay’a, bu konu ile ilgili hiç mi vaadi olmamıştır? Sınay istifa etmeden önce istifasına neden oluşturan sorunlara müdahale edilmesi için partisi içerisinde girişimlerde bulunmuş mudur? Eğer böyle bir girişimde bulunmuşsa (ki bulunmamışsa bu daha da vahim bir konudur) ve eğer örgütlü yapının bu konuda hiçbir duyarlılığı olmamışsa, Sınay neden bu “duyarsız” örgütten istifa etmemektedir de sadece milletvekilliğinden istifa etmektedir? Yok eğer CTP’nin de Sınay ile aynı kaygıları taşıması söz konusu ise, o halde neden Sınay yukardaki haberde “Temiz toplum temiz siyaset adına konuşanlar istifamı bir daha değerlendirsin.” demektedir? Bu cümle, adını sadece Sınay’ın bildiği birilerine gönderme değilse eğer, nedir? Ayrıca “CTP benim partim… ancak istifam bir şeyleri değiştirirse çok mutlu olacağım”  derken Sınay, konunun CTP ile olan bağına da işaret etmiş olmamakta mıdır?

Sınay’ın vekillikten istifa edip de kendisini vekil seçtiren partiden istifa etmemiş olması bir muammadır ve bir muamma olarak da kalacak gibi görünüyor. Çünkü Sınay şöyle diyor: “Bundan sonra kesinlikle bu konuyla ilgili konuşmayacağım.” Oysa Kıbrıslı Türklerin, Sınay tarafından görülen ve bizim bilmediğimiz “temiz toplum temiz siyaset”teki eksiklikleri somut olarak bilme hakkı vardır. “İstifa kararımdan kesinlikle dönmem. Böyle bir ortamda devam edemem…” diyen Sınay, “böyle  bir ortam” dediği şeyi niye tanımlamamaktadır?

Bu soruların yanıtsız kalması nedeniyle, Yenidüzen’in “haber”i; “haber mi okuyoruz, yoksa birilerinin şifreli mesajlaşmalarını mı takip ediyoruz” diye düşündüren bir metin olmanın ötesine geçemiyor…

***

Ama konuya bir de başka açıdan bakalım:

Cumhuriyetçi Türk Partisi, Kıbrıslı Türk halkının gelecek kaygısını, özgürlük ve eşitlik arzusunu, barış istencini ve varoluş mücadelesini kendine dert edinen bir parti olarak biliniyor. En azından öyle görünmeye gayret ediyor. Bu partinin daha bir yıl önce aday gösterdiği ve halkın da oy vererek seçtiği bir vekili istifasını sunuyor…

İstifa pratiği ve bu pratiğin gerekçelendirilişi ise CTP üst düzey yönetiminin ideolojik/politik anlamda geldiği son noktayı net bir şekilde önümüze seriyor…

CTP yönetimi tarafından kılı kırk yararak seçildiğini, en önemli organları tarafından aday gösterildiğini ve seçmeni tarafından seçilmeye değer bulunduğunu bildiğimiz bir kişinin, ideolojik angajmanı bizim için önemli veriler sunabilir…

Sınay’ın isitifası ile ilgili haber, CTP’nin kurulduğu günden bugüne geçen yarım asıra yakın sürede liberal değerleri ne kadar içselleştirdiğini ve devrimci sosyalizm ile uzaktan yakından alakası kalmamış bir yönetim yapısına evrildiğini göstermiyor mu?

Sosyalist bir partinin vekili “ben siyasetçi değilim. Konuşmam da, silip atarım” diyebilir mi? Siyasetçi olmamakla övünüp, “pazarlık yapmam” imasıyla “silip atarım” diyerek genel algıdaki “siyaset karaktersizliktir” ezberine yaslanarak, siyaseti kötülenecek bir şey olarak ağıza almak, ne zamandan beridir sosyalistlerin işi olmuştur? Siyaset, sınıf mücadelesinin en üst biçimi, her sınıfın siyasetçisi de o sınıfın karakter özelliklerinin yansıtıcısı değil midir? CTP’nin vekilleri, hangi sınıfın siyasal kültürünün temsilcileridirler? Soruyu daha doğru bir şekilde sorarsak: “CTP’nin vekilleri hangi sınıfın siyasal temsilcileridirler?”

Ortada “ilkesel” bir sorun olduğunu ve “kişisel” sebeplerden dolayı istifa etmediğini anlatmaya çalışan bir siyasetçi; nasıl olur da ve hangi hakla kendi bildiği bu “ilkesel” sorunu halkla paylaşmaz? Sanki kendi “özel” meselesi ile ilgili konuşuyormuş gibi davranmak, bırakalım “sosyalist” olup olmadığını, kamusal herhangi bir kişinin lüksü müdür? CTP hangi ideolojik temele sahip insanları vekil yapmaktadır ki; o vekiller halka net bir açıklama yapma zorunluluğunu hissetmemektedirler? Halka hesap verme kaygısı gütmeyen bir siyaset; barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesi yürütebilir mi?

Ve en acısı; liberal felsefenin temel yasası “her koyun kendi bacağından asılır” ne zamandan beridir CTP yöneticilerinin de yasası olmuştur? Kıbrıslı Türk halkının veya herhangi bir halkın, gelecek kaygısını, özgürlük ve eşitlik arzusunu, barış istencini ve varoluş mücadelesini “her koyun kendi bacağından asılır” cümlesine sığdırmak mümkün müdür?

Abbas Sınay’ın liberal tutumunun CTP yönetimini bağlamadığını söylemek inandırıcı olur mu? Sınay’ı kim aday göstermiştir? Nasıl göstermiştir? Niçin göstermiştir? Parti ile vekilinin ideolojik olarak farklı olduğunu söylediğimizde, partinin de aslında bir ideolojisi olmadığını kabul etmiş olmaz mıyız?

***

Kıbrıslı Türk halkının, barış ve bağımsızlık mücadelesinde sokak hareketlerine katkı koyacak bir parlamento içi kanala ihtiyacı var…

Devrimciler, var olan parlamento ve siyasal yapının “temiz olmadığının” bilinci ile ve bu bilinci halka açıkça ifade ederek, üstelik “temizlemek” değil “yıkmak” iddiası ile parlamentoya girerler…

“Kirliliği” görünce istifa etmez, halkla paylaşırlar…  Kendi bireyselliklerinin hiçbir önemi olmadığının, önemli olanın halkın mücadelesi olduğunun bilinci ile hareket ederler…

Rejimin en hassas olduğu noktalarda, rejimin en tahammül edemeyeceği yerlerde, sokağın taleplerini dile getirirler…

Bunu rejimin sinir sistemini bozmak için, güler yüzlü maskesini indirmek için ve tahammül sınırlarını daraltmak için yaparlar…

Ve çoğu zaman da o daralan sınırların ilk hedefi olurlar…

***

Kıbrıslı Türk halkının parlamento içinden ses verecek bir devrimci vekiller grubuna ihtiyacı var…

CTP böyle bir misyonu olmadığını bugüne kadar pratiği ile yaptığı gibi, bugün bu istifa vesilesi ile ideolojik olarak da göstermiştir…

CTP yöneticileri her koyun gibi kendi bacaklarından asılabilir, kendi bilecekleri iştir…

Kıbrıslı Türk halkı koyun muamelesi görmeyi geçmişte kabul etmediği gibi, gelecekte de kabul etmeyecektir…

Münür Rahvancıoğlu

Baraka Aktivisti

 

 

Be the first to comment

Leave a Reply