AKP iktidarı dönemi Türkiye’deki neoliberal dönüşümün açık kıyıma evrildiği en net zaman dilimi olarak tarihe geçecek büyük ihtimalle. HES’ler, köprüler, TOKİ’ler, havaalanları için yapılan doğa katliamı bunun en açık göstergesi. Kıyımın son halkası ise biri Mersin Akkuyu’da, diğeri ise Sinop’ta inşaatı planlanan nükleer santraller. Tüm AKP icraatları gibi bu inşaatlar da halka rağmen yapılmaya devam edilmekte. Hatta nükleer santral inşaatlarının halk referandumuna sunulması birçok ülkede yasal bir zorunlulukken, AKP’nin bunu hiç düşünmemesi “Ben (sana rağmen) yaptım, oldu” demenin diğer bir yolu. Kaldı ki AKP kendi halklarına sormadığı soruyu, Kıbrıs halklarına haydi haydi sormayı aklından bile geçirmedi.
Türkiye’de Mersin’de ve çevre illerinde, Kıbrıs’ın hem kuzeyinde hem de güneyinde aylardır devam eden nükleer karşıtı kampanyalara rağmen Akkuyu Nükleer Santrali’nin temelleri geçen günlerde atıldı. Mersin halkı santralin çelik telleri ve kapıları üzerinden protestolarını sürdürdü. Öyle görünüyor ki mücadele öngörüldüğü gibi uzun soluklu olacak. Öngörüldüğü gibi diyorum çünkü Tayyip Erdoğan ve şürekasında ifadesini bulan AKP zihniyeti doğa dostu, insan dostu ve/veya hayvan dostu olmaktan fersah fersah uzak.
Ancak tüm neo-liberal sistemler gibi AKP’nin yarattığı sistem de kendini pazarlamayı şimdilik iyi beceriyor. Mersin’de yaşayan gazeteci bir arkadaşımızın aktardığı bilgiye göre AKP tüm yerel gazetelerden birer temsilciyi nükleer santrallerin ne kadar iyi çalıştığını göstermek üzere bir haftalığına Rusya’ya götürmüş. Bu misyonerler! daha sonra kendi gazetelerinde nükleeri aklamaya ve hatta olmazsa olmaz bir enerji olarak lanse etmeye başlamışlar. Mersin’in her yanında nükleer taraftarı reklam panoları ve şehir merkezinde nükleer santrali inşa edecek şirkete ait bir danışma/bilgilendirme merkezi mevcut. Yani AKP halka karşı yaptığı girişimi tipik halkla ilişkiler yöntemleriyle şirin göstermeye çalışıyor. Bir de unutmadan eklemeli; iki hafta önce yaşanan uzun süreli elektrik kesintisi de nükleere ne kadar ihtiyaç duyulduğunun bir göstergesi olarak lanse edildi AKP iktidarı ve destekçileri tarafından. Yani hiçbir fırsat kaçırılmıyor ve hatta fırsat çıkmazsa fırsat yaratılabiliyor.
Mücadele uzun soluklu demiştim ya; önümüzdeki hafta (yani Nisan’ın 25’inde) Kıbrıs’ın kuzeyindeki nükleer karşıtı mücadelenin yeni bir halkası hayat bulacak. Bağımsızlık Yolu’nun da bileşeni olduğu Nükleere Hayır Platformu “Yaşam için Çal Söyle Nükleere Hayır De” adını verdiği etkinlikte Lefkoşa Selimiye Meydanında şarkılarla, türkülerle, danslarla bir kez daha “AKP’ye inat yaşasın hayat” diyecek. Bu da o şarkılardan birinin sözleri:
Radyoaktif olma aktif ol!
Burnunun dibinde atıldı imzalar.
HIRSIZLAR!
Çekildi kalem ve tüm kılıçlar.
Hey sen, sana diyorum!
Yanıbaşında kuruluyor nükleer santral,
Nedir bu hal, kral mı bu yoksa? ne sanıyor kendini??
Belli ki bize yutturmaya çalışacaklar.
Anlatacaklar biz dizi yalan masallar
Patlamaz, yanmaz, radyasyon yaymaz. Patlat bir dua
~İNŞALLAH PATLAMAZ~
Bir felaket olunca hazır cevaplar; “ne yapalım bu işin FITRATINDA VAR”
Boşuna mı haykırıyor sokaklar; KATİL VAR KATİL VAR!!!
Sahip çık geleceğine
Akdeniz’e!
Karşı çık Akkuyu’da Nükleere!
Masal bu ya işte, dedik,
Biz senin kim olduğunu çok iyi bilirik!
Padişah sansan da kendini, değiliz senin kölen! Servetin uğruna ölen..
Sen bu masalda NÜKLEER BAŞLIKLI KURT isen, bil ki olmayacağız hasta yatağında yatan nenen!
Kim miyiz biz? HALKIZ!
Türkiye’de çapulcu, Kıbrıs’ta BESLEME!
Fatih Bayraktar
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.