ÖLÜM ÖĞRETİCİDİR!-FATİH BAYRAKTAR

Bir büyük yazarın gidişine hüzünle ağladık geçen gün… Büyük bir insan olmayı hayal eden genç bir kadının katline öfkeyle ağladığımız gibi.  Ölüm ne zaman gelirse gelsin ürkütücüdür. Kendi ölümümüzü akla getirdiği için belki. Ancak ölüm öğreticidir de.

Yaşar Kemal neredeyse bir asırlık yaşamında bize direnmeyi,mütevazılığı, emeğin değerini, halkla birlik olmayı, çocuklarla bir olmayı öğretti. Herkes eşitiydi onun. Beni en çok etkileyen kitaplarından biri sokak çocukları hakkında yazdığı ‘Allah’ın Askerleri’dir. Kitabı yazma sürecinde çocuklarla birlikte yaşamış, onların dünyalarına dahil olmuş, saatler süren sohbetlerini kayda almaksızın ana hatlarıyla ama inanılmaz sade bir dille öyküleştirerek aktarmıştır. Hiçbir zaman şöhret budalası olmamış, son derece sade sürdürdüğü hayatını yine son derece sade biçimde noktalamıştır. Bu aynı zamanda kapitalist değerlerin başında gelen narsisizme ve empatisizliğe de kendi hayatı üzerinden direnmektir. Kürttür ve Kürtlüğünü hiçbir zaman saklamamıştır. Bir Türkçe dil ustası olarak Kürtçenin özgürleşmesi sürecine büyük katkılarda bulunmuş, bunun için bedeller de ödemiştir.

Özgecan Aslan kısacık yaşamıyla değil ama ölümüyle bir büyük başkaldırıyı tetiklemiştir.; “Geceleri de, sokakları da, meydanları da terketmiyoruz” diyen kadınların ve o kadınlarla aynı sokakta, aynı meydanda yoldaşları olarak yürümeyi seçen erkeklerin başkaldırısını. Yaklaşan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde hem Türkiye’de hem de Kıbrıs’ın kuzeyinde çok yoğun bir eylemliliğin yaşanıyor/yaşanacak olması belki biraz da bundandır.  Eylemlilik yalnızca sokağa dair de değildir. Psikologlar artık salt psikolojik değil psiko-politik analizler de yapmaktadır kadın cinayetleri üzerine. Örneğin Murat Paker erkek şiddetini besleyen faktörlerde ataerkini ve kapitalizmi şiddetin zemin katları olarak tanımlamakta, orta ve üst katlara TC’nin Osmanlı’dan devraldığı devlet şiddetini, ayrıca akp iktidarında eşitsizlikleri/ayrımcılığı körükleyen egemen dilin yeniden üretilmesini, develete tabi olmuş hukuk ve ceza sistemini tartışmaktadır. Ve bunlar daha başlangıçtır.

Yaşar Kemal de, Özgecan Aslan da sloganların ötesinde gerçek anlamda ölümsüzdür artık. Her ikisi de farklı alanlardan gelip alan mücadelelerinin sembolleri olmuşlardır. Yaşamları da ölümleri de yolumuzu aydınlatmaktadır.  Devlet ve onun açık/örtük aygıtları eliyle işlenecek birçok cinayetin, gözaltında yapılacak işkencelerin , kaybedilmişler ordusu yaratmanın  ve öteki her kimse ona musallat olacak bir faşizmin alt yapısını oluşturan ve adına “İç Güvenlik Yasası” denilen kötücül yapının iktidar eliyle kabul edilip uygulanmaya hazırlandığı bugünlerde en çok ihtiyaç duyduğumuz şeydir aydınlık. Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşıyor olmak, “Daha bize uğramadı” demek rahatlatmamalıdır, rehavete sokmamalıdır hiçbirimizi. Burasının bir arka bahçe olarak görüldüğü unutulmamalıdır.  O yüzden Yaşar Kemal’e, Özgecan Aslan’a bir daha, bir daha bakmak ve ölümlerinden öğrenmek olmazsa olmazımız olmalıdır. Yaşam yolumuzu özümüz ve sözümüz bir yürüyebilmek için.

Fatih Bayraktar

Be the first to comment

Leave a Reply