Neler değişir 20 yılda?
Bir çocuk doğsa, artık ayakları yere basan, geleceğinin iplerini eline almaya başlamış bir genç olur.
Hayatınıza insanlar girer ve çıkar.
Bedeniniz gelişir, düşünceniz değişir.
Bir fidan dikseniz, gölgesinde kitap okur meyvesini yersiniz.
Hayatınızda yeni bir yola çıkıp geri gelmiş olsanız, bıraktığınız gibi kalmamıştır eski sokaklar.
20 yıl önce okunmuş kitapların yapraklarında yıllanmışlık kokusu vardır artık.
20 yıl önce yazılmış şarkılar kimimiz için çok eski bir tını, kimimiz için tatlı bir anıdır.
Teknoloji, geriye dönüp bakınca daha iyi kavrayabildiğimiz bir hızda, bizi de içine alarak hızla gelişir.
Ona nasıl baktığınıza bağlı olarak doğa, 20 yılda çok değişir. Onun parçası olduğumuzu unutmaz onunla uyum içinde yaşarsak doğa bize hayatı sunar. Ama kendimizi ondan üstün görüp onu değiştirmeye çalışırsak, doğa 20 yılda yaşam kaynaklarımızı elimizden alır.
20 yıl önceki size bakabiliyor musunuz? Neler neler değişti değil mi? Belki dönmek istersiniz o günlere ve şimdi olsa öyle davranmazdım dersiniz. Ama bana öyle geliyor ki, dönsek o günlere yine öyle davranırdık. O gün, o koşullar, o “biz”im “o”nu yapmamızı gerektiriyordu belki de.
Ben kendi 20 yıl önceme baktığımda, kendi halinde bir çocuk görüyorum. Kendi halinde dedimse de, liseye hangi okula gitmeli, bu sınavlarla nasıl başa çıkmalı, yapmak istediği mesleği seçmeli mi yoksa erken mi, ama şimdi seçmeli ki ona göre bir lisenin sınavına girmeli, ama o aslında bunları kafasında toparlayamayacak yaşta olan bir kendi halinde çocuk.
İşte benim o yaşlarda olan bütün çocuklar gibi karmaşalar yaşadığım o dönemde, az önce bahsettiğim o geleceğinin iplerini yavaş yavaş ellerine almaya başlayan ve hatta onlara sımsıkıya tutunan bir grup genç, bundan 20 yıl önce, büyük bir kararla büyük bir adım attılar. Kendilerini görmezden gelen, kendi kararlarını verip gençleri uymak durumunda bırakan bir grup yetişkinden ayrılıp, Baraka Kültür Merkezi’ni kurdular. Benim yaşlarımdaki çocukların tek ayak oynadıkları sokaklarda, tek yumrukları havada yürüdüler.
Her Şey Herkese, Kendimize Hiçbir Şey diyerek çıktılar yola. Başka Bir Kültür Mümkün diyerek, kültür ve sanata tutundular. Bu ülkenin geleceği için birlikte yürünecek yerde birlikte yürüyüp, gerektiğinde de yolun karşısında dimdik durmanın zorlu ayrımını aşıp, kendi doğrularını kurdular.
20 yılda Barakacılar neler yaptı derseniz…
Her hafta açık toplantılar düzenleyerek, ülke gündemini ve derneği değerlendirdiler.
Birlikte seçtikleri kitapları makaleleri birlikte okudurlar, değerlendirdiler.
Müzik grubu kurup birlikte şarkılar çaldılar, bir ağızdan söylediler. Yetmedi, kendileri söz yazıp kendileri bestelediler. Günü geldi şarkıları ile sokağın ritmini tuttular. Bu ülkenin sanatçılarının eserlerini bir kez daha ölümsüz kıldılar. 20 yıla 3 albüm sığdırdılar.
Tiyatro ekibi kurdular. Sayısız oyun sahnelediler, yeni oyunlar yazdılar. Barakaya gelen gençler için gençlik tiyatrosu kurdular ve kendi oyunlarına kendi müziklerini yaptılar. Sanat sahneden taşar diyerek, kimi zaman bir eylemde kimi zaman öyle durduk yere tiyatroyu sokaklara taşıdılar. Profesyonelliğin kıskacına takılmadan, amatör ruhların yaratıcılığına tutunarak, seyirci ile bir olmayı başardılar.
Ücretsiz film geceleri düzenlediler; Sun-İzle-Tartış. Birlikte karar verdikleri filmleri birlikte izleyip, hakkında tartıştılar. Geçmişle geleceği, hayalle gerçeği irdelediler.
Film atölyesi kurup belgeseller çektiler. Tv ekibi kurup onlarca insanla ülke gündemini değerlendirdiler, makaleler seslendirdiler, çocuklara hikayeler anlattılar.
Çocuklar demişken, her yıl okulların tatil olmasını fırsat bilip küçücük çocukları bilimden uzaklaştırma amaçlı düzenlenen din kurslarına karşı, ücretsiz yaz kursları düzenlediler. Çocukları bilimle, sanatla, müzikle, kültürel değerlerle, toplumda bir birey olmanın ve sözüne kıymet verilen bir çocuk olmanın önemi ile buluşturdular.
Dergi çıkardılar; Argasdi. Birileri onların kökünü kazımaya çalıştıkça, yazdılar da yazılar. Her konuda, gerçekten geri durmadan yazdılar.
Her 1 Mayıs, 1 Eylül, 8 Mart, 25 Kasım günü sokağa çıktılar. Kimi zaman başka örgütlerle kimi zaman yalnız. Ama her zaman sokakta oldular.
Ne zaman birileri doğaya zarar verecek olsa, susmadılar, yanlışı söylediler, yazdılar çizdiler eylem yaptılar.
Ne zaman birileri elini emekçinin cebine atsa, karşısına geçtiler.
Ne zaman biri hor görülse, ezilse, dışlansa, şiddet görse, onun çıkaramadığı ses oldular, hak aradılar.
Her şeyi doğru mu yaptılar? Hiç mi hataları olmadı? Geriye dönseler yine aynılarını yaparlar mıydı? Belki evet, belki hayır.
Ama tüm yaptıkları ile Baraka Kültür Merkezi 20 yıldır bu ülkenin geleceği için, kuzeyi güneyi ile bir bütün halinde var olması için, Bağımsız bir Kıbrıs için, yapabildiği her şekilde mücadele etmeye devam ediyor ve daha nice 20 yıllarda da devam edecek.
Çünkü herşeye rağmen birileri hala eziliyor. Birileri hala bu ülkenin bağlarını elinde tutmak için kötülük saçıyor. Birileri hala insanları cinsiyetine göre ayrıştırıyor. Birileri hala sağlık ve eğitimi para kapısı olarak görüyor. Birileri hala tiyatro yasaklıyor, şarkıları hapsediyor. Birileri hala dağı, taşı, kırı, denizi halktan koparmaya, satmaya çalışıyor. Birileri hala insan bedeni satıyor, birileri de bunlara izin veriyor. Birileri dağın yeşiline beton gri, denizin mavisine kömür kara bırakıyor.
Ama;
Umutların Kuşatılmasın, Bu Abluka Dağıtılacak.
Çünkü;
Her Şey Herkese, Kendimize Hiçbir Şey.
Barakayı daha yakından tanımak isterseniz, hemen yarın, 31 Temmuz’da 19:00’da HAS-DER Lokalinde Sol Anahtarı konseri ile 20. yaşımızı kutlayacağız. Biz ordayız. Gelirsen dergimize, kitabımıza, filmlerimize ulaşabilirsin. Gelirsen şarkılarımızı dinleyip dans edebilirsin. Gelirsen, bizi başkasından duymaz, bizden dinlersin. Sonra da kendi seçtiğin yolda ilerlersin. Nasıl olsa, biz hepimiz, bu ülkenin insanlarıyız. Aynı yeşil ağaç, aynı kahverengi toprak, aynı mavi gökyüzünde bir gelecek için yürüyoruz.
Pınar Piro
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti