Güç-Sen Genel Başkanı Abdullah Özdoğan sosyal medya hesabından Kıbrıs Sorunu’na ilişkin açıklama yaptı.
Özdoğan, “Gündüz kavga eden gece birlikte iş gören Kıbrıs Cumhuriyeti ve Türkiye egemenleri, istedikleri zaman rollerini değişiyor, el birliğiyle Federal Çözüm yoluna taş koyuyorlar. Bir anlamda, Kıbrıslı Türkler için sürerduruma karşı tek mantıklı seçenek olan İKİ BÖLGELİ İKİ TOPLUMLU SİYASAL EŞİTLİĞE DAYALI FEDERAL ÇÖZÜM yoluna taş koyuyorlar.” dedi.
BMBP, Federasyonu savunmanın yanında, federasyondan çıkarı olan tüm kesimleri kapsayacak bir mücadele hattı çizmek zorundadır. Özellikle Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı üzerinden sorunlara çözüm aramak, federal çözümden yana çıkarları olan fakat AB vatandaşı ol(a)mayan çok önemli bir kesimi elinin tersiyle itmek, etnik köken üzerinden siyaseti körüklemek demektir..
Açıklama şöyle:
Anastasiadis’in dışarıya sızan “Maraş’a karşılık limanların açılması teklifi” Kıbrıslı Elenlerin sn Akıncı’nın işaret ettiği yere geldiğini gösteriyor. Akıncı döneminde bu konuları olası bir antlaşmanın önünde engel olarak gören Kıbrıslı Elen liderliğinin, Türkiye’nin önceden yaptığı “maraş açılımı” ve masaya koyduğu iki eşit egemenlik (statü) talebi karşısında kabul görmeyeceğini bilerek esnemesi iki devletin paslaştıklarının da göstergesidir.
Gündüz kavga eden gece birlikte iş gören Kıbrıs Cumhuriyeti ve Türkiye egemenleri, istedikleri zaman rollerini değişiyor, el birliğiyle Federal Çözüm yoluna taş koyuyorlar. Bir anlamda, Kıbrıslı Türkler için sürerduruma karşı tek mantıklı seçenek olan İKİ BÖLGELİ İKİ TOPLUMLU SİYASAL EŞİTLİĞE DAYALI FEDERAL ÇÖZÜM yoluna taş koyuyorlar.
Sürerdurumun Kıbrıslı Türkler için vahameti hepimizin malumudur. Kıbrıs Cumhuriyeti’ne azınlık olarak dönmek -yama olmak- ve Türkiye’ye ilhak olmak seçenekleri de kabul edilemezdir.
Kulağa farklı duyulsa da “kktc’nin tanıtılması” safsatası da bizi aynı cendereye itmektedir.Çünkü egemen devleti dilinden düşürmeyenlerin bağımlılığı katmerleştirecek politikaları savunmaları bilmediğimiz şeyler değildir. Öte yandan Federasyon savunan bazı solcuların, önerdikleri politikalarla Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüş yolunu açık tuttukları da bilinmektedidr.
Bu iki kesimin -egemen kktc devleti ve Kıbrıs Cumhuriyeti savunucuları- Federasyon savunucularından ayrıldığı ortak noktaları ise siyasal eşitlikten kolayca vazgeçebilmeleridir. O zaman şunu rahatlıkla söyleyebiliriz:Federal çözümde samimi olanların ilk görevi diğer yollara (ilhak ve yama) ve mecburi olarak benzer yerlere varan ya da sürerduruma hizmet eden tali yollara (iki devletlilik ve kıbrıs cumhuriyeti vatandaşlığı üzerinden hak talep etme) kendi elleriyle taş koymak olmalıdır. Bunu yapabilecek olan, son dönemde Federal çözüm iradesini alanlara taşıyan Bu Memleket Bizim Platformudur.
Ancak, somut bir planın -hedef- olmadığı, toplumun kendiliğinden harekete geçemediği bir dönemde, Annan Planı sürecindeki gibi sadece Federasyon istencini yükseltmeye çalışmanın mümkün olmadığı, mümkün olsa bile işe yaramayacağı unutulmamalıdır. BMBP, Federasyonu savunmanın yanında, federasyondan çıkarı olan tüm kesimleri kapsayacak bir mücadele hattı çizmek zorundadır. Özellikle Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşlığı üzerinden sorunlara çözüm aramak, federal çözümden yana çıkarları olan fakat AB vatandaşı ol(a)mayan çok önemli bir kesimi elinin tersiyle itmek, etnik köken üzerinden siyaseti körüklemek demektir..
Federal çözümden yana çıkarları olanları aynı cephede toplamanın tek yolu ise Platformun, ilkeselleştirdiği “irade”, “laiklik”, “ekonomik-demokratik mücadele” gibi konulara var gücüyle eğilerek, halkın geniş kesimlerinin hayatına dokunacak söylem ve eylemler geliştirmesinden geçer.
Böylece Cenevre sürecinin çökmesiyle -ki bu malumun ilamıdır- oluşacak moral bozukluğuna rağmen zinde güçler toparlanarak ve güçlenerek yola devam edebileceklerdir.
Aksi takdirde Annan planı sürecinin tekrar etmesi, yani moral bozukluğu sonrası zinde güçlerin dağılması ihtimali baş gösterecektir.