Yıllardır Türkiye’nin gündeminde olan, yaklaşık dört yıl önce inşaatına başlanan Akkuyu Nükleer Santrali, Mersin’in Gülnar İlçesi Akkuyu bölgesinde inşa ediliyor. Japonya’nın Fukuşima şehrinde yaşanan nükleer facianın onuncu yıl dönümünde ‘Nükleer Karşıtı Platform’ üyeleri Gülnar’ın Büyükeceli Mahallesi’nde inşaat çalışmaları süren Akkuyu Nükleer Santrali önünde açıklama yaptı. Aktivist Dr. Ful Uğurhan, Akkuyu’nun yıllar önce ve yıllar sonrasını anlattı…
Akkuyu halkı yok olmuş
Sözcü Gazetesi’nden Ali Ekber Şen’in haberine göre, Jandarmanın etten duvar örerek santrale yaklaştırmaması nedeniyle sarı balonlara havaya bırakan eylemciler arasında yer alan Uğurhan yine eylemde ön saflarda yer aldı. Uğurhan, ilk reaktörün temelinin atıldığı 2018’den sonra bölgeye ilk defa gittiğini belirterek, “Elbette ki artık ortada ne Akkuyu diye bir yer ne de Akkuyulular kalmıştı. Komutanın çocuğumuz yaşındaki askerleri üzerimize yönlendirdiği ve güya korkutmak için coplarla kalkana vurarak çıkartılan takır tukur sesler dışında o anı pencereden izleyen birkaç yöre insanı gördüm. O anda bölge insanlarının hayatları boyunca hiç kullanmayacakları çantaların, elbiselerin, elektrikli aletlerin satıldığı AVM vitrinlerini aydınlatmak için cayır cayır yanacak elektrik için güzelim yurtlarından olduklarını düşündüm” açıklamasını yaptı.
Kuşlar artık ötmüyor
Önceleri bu mevsimde Akkuyu’ya adım attıklarında çiçekleri dökülmeye yüz tutmuş badem ağaçlarını ve üzerinde arıların adeta dans ettiği mimozaları gördüklerini anlatan Uğurhan, “Ortalıkta bir kaç yöre insanından başka kimse olmazdı. Kuş sesleri, sonsuz bir dinginliğin eşlikçisi olurdu. Ne var ki 11 Mart 2021 günü daha araçtan iner inmez inanılmaz bir uğultu, vızır vızır geçen kamyonlar, iş makinaları, dev borular, kornalar tam bir keşmekeşin içine düştük. Karşıya baktığımızda, eskiden yemyeşil olan tepelerin tıraşlandığını hatta tepelerin bile kalmamış olduğunu gördük” dedi.
Bazıları idari erkten yana tavır aldı
Akkuyu’da 1976 yılından beri çaresizliğe mahkum bırakılan halkın 15 yıl öncesine kadar nükleer santral karşıtı mücadelede çoğunlukla kendileri ile birlikte olurken, bazılarının çıkar uğruna idari erkten yana tavır aldığına dikkat çeken Uğurhan sözlerine şöyle devam etti: “Hem köylüyü hem bizi sindirmeye çalıştılar. Hiç unutmam 2014 yılında ‘Mersin’den Akkuyu’ya Hekim Yürüyüşü’ nedeniyle bölgedeki köylü bir kadınla sağlık sorunu üzerinden konuşurken, adamın biri hışımla üzerimize gelerek, ‘Ne işiniz var burada siz gidin ilaç bulun, neyinize yürüyüş” diyerek aklınca bize gözdağı vermişti. Bu tip insanlar sürekli olarak çevrecilerin Akkuyu’ya gelip sahilde bira içtikleriyle, küpeli oluşlarıyla, Türk bayrağı taşımadıklarıyla ilgili kara propaganda yapıp köylüyle aramızı açıyordu.”