Komünar kadınlarla ilgili bir inceleme olan Komün’ün Asi Kadınları kitabını sizlere tanıtırken Paris Komünü’nün 150. Yaşını selamlıyoruz.
Gay L. Gullickson, Komün’ün Asi Kadınları çalışmasıyla Paris Komünü’nü feminist bir perspektifle detaylı bir biçimde ele alıyor. Araştırmada, tarihsel metinler, dönemin gazeteleri, Parislilerin mektupları, dönemin propaganda malzemeleri olan görseller, afişler, karikatürler toplumsal cinsiyet merceğiyle titiz bir şekilde inceleniyor.
Komün karşıtı gazete ve karikatürlere bakıldığında yapılan anti propagandanın değişmez malzemesinin komünar kadınlar olduğunu görüyoruz. Çeşitli yakıştırmalar yapılarak ve kategorize edilerek şeytanileştirilen kadınların bazıları ‘Amazon savaşçısı,’ ‘içine şeytan kaçmış kafir,’ ‘evrimini tamamlamamış vahşi hayvan,’ bazıları ise ‘akıl hastası olduğu için şehri ateşe veren kundakçılar’ olarak resmediliyor…
Komün gazeteleri incelendiğinde ise komünar kadınlara fazlaca yer verilmediğini, gazetede yazan tek kadın yazarın ise erkek takma ismi kullandığını görüyoruz. Tarih incelemelerinde komün süresince kadınların varlığı dikkat çeken bir unsurken komün lehinde de olsa aleyhinde de olsa, değerlendirme konusu kadın olunca toplumsal cinsiyet kalıplarından çıkılamadığı gözlemleniyor.
Komün yanlısı tarihçilerin kutsallaştırdığı komünar kadınlar, komün karşıtı tarih okumalarında kenti yakan Pétroleuse’ler olarak görülüyor. ‘Komün’ün kaybedeceği belli olduğu zaman kenti ateşe veren hainler’ olarak komünarları damgalamak üzere efsaneleştirilen hikâyede, yangını komünar kadınların çıkarmadığına dair pek çok bulgu olmasına karşın çıkan bu yönde kundakçı kadın figürleri de hemen her afişte karşımıza çıkar.
Öte yandan, yazar kitabın bir bölümünde Komün boyunca Paris’te olan beş kadının öyküsünü anlatıyor. Bu bölümde sadece komünar kadınlara değil, dindar ve burjuva kadınlara da ayna tutuluyor. Mektup ve anlatılardan hareketle sınıfsal refleksleri Parisli kadınlar arasında da gözlemleyen yazar, öne çıkardığı bu beş kadının aslında ne kadar toplumsal cinsiyet kalıplarına da uymadığının altını çiziyor.
Bugüne kadar birçok tarih incelemesine konu olan Paris Komünü’nün kadın temasıyla çok titiz biçimde ele alındığı bu çalışmayı okurken, komünar kadınları başta hasta bakımı ve yemek temin etmek gibi işler görürken, Komün süresince cinsiyete dayalı işbölümünü nasıl yıktıklarına da şahit oluyoruz. Tabi, bunun komün karşıtı propaganda yapan afiş ve karikatürlerde hiç de hoş karşılanmadığı, kadın komünarların müstehcen ve vahşi suretlerdeki çizimlerinde kendini gösteriyor.
Bunun yanında kısacık ömründe Komünün boşanmayı kolaylaştıran, nikah aranmaksızın kadınlara birtakım bugün sosyal yardım diyebileceğimiz düzenlemeler getirildiğini de belirtmek gerekiyor.
Son olarak ise kadın komünarların yargılanması işlenen bölümde, kadınların toplumsal olarak komünar erkeklerden daha çok kınandığından genel olarak ağır cezalar aldığı anlatılıyor. Ancak bundan bile daha çarpıcı olan iki önemli nokta irdeleniyor. Bunlardan biri komünar kadınlar tutuklanıp götürülürken burjuva kadınların hakaretleri ve linç talepleri, bir diğeriyse tutuklu kadınların soyularak şehirde gezdirilmesi ve birçok kömünar kadına Versay askerlerince tecavüz edilmesi.
Oldukça iyi araştırıldığından Komün lehine ve aleyhine birçok kaynağı bir araya getiren ve bu malzemeyi de çok titiz biçimde inceleyen Komün’ün Asi Kadınları kitabı sadece komün destekçisi görüşlerden kimselerin değil aynı zamanda tarihseverlerin ve feministlerin de ilgisini hak ediyor.
Cansu N. Nazlı
Bağımsızlık Yolu PM Üyesi