Yıllar boyunca halkından yana değil halkının karşısında yer almış hükümetler ve siyasetler gördü adamızın kuzey yarısı. Hiçbiri bir diğerini aratmadı. Azim ve kararlılık en bilinen özellikleri ya! Her gelen bir öncekinin icraatını unutturacak kalleşliklere imza attı.
Son dönemde gündemimizde, tarihimiz boyunca tüm seçimlerimizde yapılmış olan fakat ilk kez bu kadar açık ve net bir şekilde, utanmadan ve sıkılmadan, yapıldığı için dillerden düşmeyen seçim müdahalesi var. Öyle ki şu an da UBP kurultayına yapılan müdahale konuşuluyor. Dediğim gibi bu ne ilkti ne de son olacak. Bu yıllar boyunca örülmüş bir yol. Örüldükçe sağlamlaşan, sağlamlaştıkça utanmayı attıran cinsten. Fakat bu bir günde var olmadı, bir günde de yok olmayacak. Günlük hayatımız içinde yaşanan adaletsizlikleri ve hak gasplarımızı göz ardı ettiğimiz oranda var olmaya devam edecek.
Yılların yatırımı
Açık açık müdahale edilen, kapı kapı oy çalışması yapılan seçimlerimizde yıllarca akp işbirlikçisi gelmiş geçmiş tüm hükümetlerce nasıl uyutulduğumuzu gördük. Bu müdahale gücü bir gecede kazanılmadı. Yazık ki bu güç yıllar boyunca uygulanan sistematik nüfus aktarma ve asimilasyon politikalarıyla, ülkedeki göçmene ikinci, üçüncü sınıf insan muamelesi yapan geleneksel kıbrıs milliyetçisi politik çevrelerin oluşturduğu aynı şekilde ezilen insanların milliyetleri üzerinden karşı karşıya geldiği bir toplum modeliyle, suyumuzun satılmasıyla, üretimin yok edilip memur ülkesi yaratılmasıyla, üretmeyip tüketen bir toplum olmamız ve dolayısıyla biat etmek zorunda kalmamız için girişimciye, çiftçiye uygulanan ekonomik ambargolarla kazanıldı.
Sanmayın ki akp’ye biat bir gecede var oldu. Yukarıda saydığım tüm adımlar sonucu cebi dolan her bir insanın, her bir siyasetin, her bir sermayenin yaptığı yanına yar kaldıkça, biz uyumaya devam ettikçe var oldu.
Halktan taraf değil, sermayeden taraf
Hayat pahalılığı hat safhada, TL erirken döviz gittikçe değerleniyorken asgari ücret bir artış görmedi. Biz suni gündemlerden bahsederken tüp 1 saat içinde 30 TL zamlanıyor. Seçimlerimizde de açık açık gördüğümüz üzere adamıza ve yaşamımıza edilen müdahale ciddidir ve vardır… Bize dayatılanlarla yaşamak gittikçe zorlaşıyor işte tam da bu yüzden mücadele etmek en önemli zorunluluğumuz olmalıdır. Fakat dikkat etmemiz gereken nokta bununla mücadele ederken günlük gailelerimiz ve maruz kaldığımız günlük adaletsizlikleri bir kenara atmamızdır. Çünkü karşımızdaki bizi yıllarca suni gündemlerle oyalayarak atmak istediği her adımı usul usul ve sinsice atan bir düşmandır.
Önce irademiz sonra mücadele ederiz değil, mücadelemiz ve irademiz
Tüp alamamaktan, ücretsiz sağlığa ve eğitime erişememekten yakınmaya devam etmeliyiz. Covid19 sonrası daha da fakirleşen halka, kapanan küçük işletmelere, ev içi şiddet gören ve görünmeyen emeği daha da sırtına yüklenen kadınlara, online eğitime erişmek için ne interneti ne de laptopu olan sırt dönülen yoksul çocuklara, kriz döneminde ürünlerine zam yapan ve yeni şubeler açan işletmelere, eğitim için ülkemize gelip burada mahsur kalan ama üç kuruşluk erzak alamayıp aç yaşayan öğrencilere, sokakta telef olan onları besleyen işletmeler kapandığı için aç kalan hayvanlara gözümüzü açmalıyız. Bunları göz ardı edip “seçimlerimize irademize müdahale ediliyor bu olamaz” diyerek sadece ve sadece buna odaklanmak, sadece bunun çözümü için mücadele etmek eksik kalır. Biz günlük hayatımızın içinde yaşadığımız tüm zorluklar ile mücadele ederken irademizin gaspına kafa tutabiliriz. Çünkü irade dediğimiz şey sadece seçimden ibaret değil… Ülkemizde yaşanan o kadar çok haksızlık ve adaletsizlik, insanların boğuştuğu binlerce sorun varken sadece seçimlerimize edilen müdahaleden, kurultaylarda dönen dolaplardan ya da Maraş’ta yapılacak piknikten bahsedilmesi sizce de tesadadüf müdür?
En temel ısınma ve mutfak gideri olan tüpün 90 TL olması, sokakta havyanların telef hale gelmesi, 100 TL’ye bir market naylonun dolmaması gittikçe fakirleştirildiğimizin görünen kısmı. Bunun yanında herkes okuldayken sokak süpüren çocukları , inşaatlarda düşüp ölen işçileri, dayakçı partnerleri, parayla satın alınan seks kölesi kadınları görmezdengelmemeli, engelli ve özel gereksinimli vatandaşların sosyal yaşamın hiçbir noktasında olmamasının, yanan ormanların, hastanesi bile olmayan ilçelerin, kadın sığınma evinin olmamasının, yangın çıkartacak kadar eski bir alt yapısı olan devlet hastanesinin, casinoların hatırına okullarının kapatılmasının ülke gündemini sarstığı ve insanları öfke ile doldurduğu ve sokaklara sürüklediği bir mücadele ile irademize sahip çıkabiliriz.
Çünkü sanıldığının aksine mücadele ve irade kavramları öncelik sırasına konulabilecek iki farklı kavram değil, birlikte yürütülebilecek ve birbirinin varlığıyla var olabilecek iki kavramdır.
Emel Karagözlü Cicibaba
Baraka Kültür Merkezi aktivisti