Okulları Değil, Pandemi Hastanesini Açın! – Emel Karagözlü Cicibaba


İçinden geçtiğimiz bu sıradışı dönemde birçok sıkıntıyı halk olarak sırtladık. Pek çok zorlukla karşılaştık ve maalesef hükümetimizin icraatları veya önlemleri olması gerektiği derecede hayatımızı kolaylaştırmadı. Hatta zaman zaman zorlaştırdı.


Ekonomik sıkıntılarımıza yenileri eklenirken yetkililer halk sağlığı ve menfaatlerini gözetecekleri yerde, bu süreci ileriye dönük bir seçim çalışmasına çevirdi.


Bankaların faizlerine dokunulmadı, ülkemizdeki yabancı uyruklu insanlar insandan sayılmadı, özel sektör çalışanlarının işten atılmasının ya da maaşsız kalmasının önüne geçimedi, bordro mahkumları her zamanki gibi acil kaynak yaratılacağında emeğinin karşılığından kırpılan ilk kesim oldu.


Fakat tüm bunların yanında sadece yüzeysel olarak eğitim hakları düşünülen ve aslında bu belirsizlikten en çok etkilenen kesimlerden biri de öğrenciler oldu ve belki en ağır bedellerden birini de onlar ödedi.

Özlem


Hükümetin aldığı nadir doğru kararlardan biri; okulların erkenden kapatılmasıydı. 2 yaşından üniversite seviyesine kadar birçok öğrenci bu süreçte yayılma hızının önlenmesi için ve sağlık sistemine yüklenilmesinin önüne geçilmesi için okulların kapanmasıyla evlere tıkıldı. Küçük yaştaki öğrenciler arkadaşlarını, evden dışarıda olmayı, parka gitmeyi her gün daha çok özledi. Tüm bu belirsizliğin içinde online eğitime geçtiler. Küçük yaştaki çocuklar sosyalleşememeninve arkadaşlarından, sevdiklerinden uzak kalmanın psikolojik etkilerine maruz kaldı. Bu uzun karantina sürecine alışmakta zorluk çeken çocuklar eninde sonunda bu rutine alıştı fakat bu,eve kapanmanın etkilerinin azaldığı anlamına gelmedi.


Daha büyük yaşlardaki öğrenciler de yine aynı sorunlardan muzdaripti. Bunun yanında hali hazırda çalışan, işinden çıkarılan, ödeneksiz izin kullandırılan, yabancı uyruklu olan, ülkesine dönen veya dönemeyen bir çok öğrenci de tüm bu stresin içinde online eğitim sürecine alışmaya çalışıyor ve bu süreci minimum kayıpla atlatabilmek için canla başla uğraşıyor. 

Gel gelelim ki bunların hiçbiri, yetkilileri bu kadar psikolojik ve sosyal sıkıntı ile boğuşan öğrencileri tehlikeye atmayı tartışmaktan alı koymadı.

Daha çok fatura ödeyecek gücümüz yok!

Bu kadar zorlu ve belirsiz bir süreçten zar zor da olsa sağlıklı ve kayıpsız çıkmayı hepimiz çok istiyoruz. Bu rutine alışmak tüm halk için zordu ve kimimiz hala daha alışmaya çalışıyor. Özellikle çocuk yaştaki öğrencilerin mental olarak çok zorlu bir zamandan geçtiği üzücü bir gerçekken halkı tehlikenin geçtiğine inandıracak adımlar atmak geri dönüşü zor sonuçlar doğurabilir.


Kombay sürücüsü, su borusunun tamiratı için gelen ekip ve yüzlerce askerin aileleriyle birlikte adaya gelmesi, yıllardır oluşturulan dışa bağımlı bu yapıda, sadece bir haftada yüzlerce kişinin adaya giriş yapacağı gerçeğini bize gösterdi. Dış dünyaya kendimizi kapamamızın mümkün olmadığı bu durumda ise virüsün ülkemizde kendini yeniden göstermesi kaçınılmazdır. Dünyada şu an tedavisi ve aşısı bulunmayan virüs karşısında kazandığımız zamanın, sağlık sistemi için kullanılmadığı da ortada. Üstelik ilk ve orta eğitim veren okulların açılmasının diğer bir çok sektörün aksine ekonomiye ciddi bir katkısı olmayacağı biliniyor. O halde okulların açılmasındaki ısrarın tek nedeni, ailelerin “biz çalışırken çocukları ne yapacağız” tepkisinden hükümetin kurtulması mıdır!?


Öğrencileri tekrar okula göndermek, korunması imkansız sosyal mesafe sonucu virüsün yayılmasını kolaylaştıracaktır. Okullar her zaman enfeksiyonların en yaygın olduğu yerler olarak bilinmektedir. Hal böyleyken oluşacak olumsuz bir tabloda okulları tekrar kapatmak, atlatıldığı düşünülen zorlu ev hapsi sürecine yeniden tekrar girmemizi gerektirecek ve çocuklar başta olmak üzere birçok insan bu çetrefilli süreçte ciddi sıkıntı çekecektir. 


Hiçbir aile, evladını tehlikeye atmak istemeyecektir. Okula gitmediği için eğitiminden kaybeden, gittiği için kendini riske atan öğrencileri nasıl koruyacaksınız?


Derhal bilimsel çalışmalar yapılarak istatistiksel veriler ile halkı aydınlatmalı, belirsizlikler içinde sadece düşünce ve hislere dayalı açıklamalar yaparak halka umut pompalanmamalı, tam teşekküllü bir pandemi hastanesi açılmalı, sağlık sistemi ve kapasitesi güçlendirilmeli ve koşullar düzelmeden okullar açılmamalıdır.
Çünkü sevindirici bir şekilde ülkemizde olmasa da, bu virüs dünyada milyonlarca insan öldürdü. Sağlık sistemi bu kadar yetersiz olan ülkemizi bir daha vurması, kaçınılmaz bedeller ödememizi sadece hızlandıracaktır.

Emel Karagözlü Cicibaba
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti