Kral kapitalizm 400 yaşına gelmişti. Acıkmıştı ve sofrada yine kölelerin etinden oluşan menü vardı. Sıkılmıştı. ‘Burjuva eti nasıldır acaba’ diye düşünmeye başladı. “Nasılsa çok güçlüyüm istediğimi yiyebilirim.”
Kapıdaki köleye seslendi: “Tüm vezirlerimi huzuruma istiyorum.” Kral emir buyurmuş hemen toplanmalıydı.
“Bizi emretmişsiniz efendim” dedi Amerikan vezir.
Köle eti yemekten sıkıldım, biraz da burjuva; hani şu kendilerini efendi zanneden işçi patronlarının tadına bakmak istiyorum.
Amerikan vezir, “aman efendim sonradan onlar da kölelerle birleşip size isyan etmesinler.”
“Ben anlamam” dedi kral, “beni kızdırmayın yoksa vezir eti tatmak isteyebilirim.”
Vezirler korku içinde ayrıldılar huzurdan. Ertesi gün kralyeniden topladı devlet erkânını.
“Evet buyruğumu duydunuz. Anlatın.”
Rus vezir söz aldı: “Efendim, daha çok savaş çıkaralım. Gücünüzün şiddetini anlayıp onlar da cepheye gideceklerdir.Kimse servetinden vazgeçmez. Siz de bu sayede ölen burjuvaları da menünüze eklemiş olursunuz.”
Araya girdi Amerikan vezir: “Efendim benim başka bir fikrim var. Bütün köle, işçi, burjuva ve efendilerine yaşam değil sağ kalmayı vaad edelim. Sağ kalma mücadelesi, yaşam mücadelesinden zordur. Hepsi aynı şartlarda ve daha hızlı öleceklerdir. O zaman sofranız karışık ve zengin bir menüden oluşacaktır.”
-Nasıl olacak bu?
+Bağışlayın efendimiz. Bu konuda sizin o üstün, muhteşemzekanıza ihtiyacımız var.
Pohpohlanmak hoşuna gitmişti 400 yaşındaki kapitalist kralın. Fikri beğenmişti de. Kapitalist kral “Biraz siyaset yapın” dedi. “Ya da siyasi malzemelerimizden kullanın. Mesela Hollywood! Biliyorsunuz Hollywood sayesinde halklar bizimdünyanın en güçlüsü olduğumuza, dışardan veya doğadan oluşabilecek her türlü tehdit ya da felaketlerde koruyucunun biz olduğumuza inanıyorlar artık.
Amerikan vezir, kaptan Amerika’nın kullanılmasını önerdi.
“Hayır” dedi kral.
+Süperman?
-Hayır.
+Hulk
-Hayır
+Ironman, Spiderman, Thores?
-Hayır, yeni bir şey olsun. Kafalarına öyle bir şey yerleştirin kibenim için ve istediğim zaman ölmeleri gerektiğini bilsinler, bundan da şikayet etmesinler.
Kendi divangâhına çekilen vezir, tüm film yapıcıları, yönetmenleri ve senaryo yazarlarını huzuruna çağırıp konuyu anlatır.
Şaşkın yönetmenlerden biri “ama efendim köleler pek sinema izlemez, hem paraları yok hem de zamanları.” der.
-Olmasın zaten.
‘Zaman’ kelimesini duyunca Amerikan vezirin kafasında şimşek çakar. İnsanlara zaman satma planıyla işlerinin daha da kolaylaşacağını fark eder. Böylelikle zamanı biten hop kralın sofrasına…
2011 yılında, Abd’de Zamana Karşı (In Time) adında bir film yapılır. 25 yaşından sonra fiziksel yaşlanmanın olmadığı ve sadece zamanla yaşanılabildiği bir dünyanın olduğu, kollarındaki saat göstergesindeki kadar yaşanılabilen bir dünya ve yaşam süresinin olmadığı yani paranın ve gücün, zaman olduğu anlatılır. Tüm ihtiyaç ve ödemeler ömürle ödenir. Örneğin bir kahve ömürlerinden4 günle, kredi taksidi 10 günle vs. ödenir. Filmde iki konu üzerine durulur. Birincisi yoksul bir bölgede kendini ve ailesini canlı tutmaya çalışan insanlar diğeri ise zengin ve zamanı çok olan insanlar. Zamanın gerçek anlamıyla para değerinde olduğu, burjuvaların sonsuza kadar genç kalarak yaşayıp, fakir ve güçsüz olanların ise bir gün daha hayatta kalabilmek için zaman dilenip, ödünç alıp, bazende çaldığı bir sistemdir (izlemeniz tavsiye edilir).
Kralın ülkesinde film rağbet görmüştür. Defalarca yayınlatılarak burjuvanın muhitine işlenmiştir. Sonsuz yaşam neden olmasın ki? (Tabii kontrolün kralda olacağından habersizdirler.)
Bir de Çin vezirimiz var. Bilim insanlarını huzuruna çağırır. Onlardan bir salgın başlatmalarını ister. Öyle bir salgın olsunki insanlara sadece ölüm korkusu versin. Ama sadece kralın ülkesine yük olan hastalar, emekliler, işçiler ve kralın işine gelmeyen birkaç burjuva da dahil hepsinin bu salgından öldüğü sanılsın. Hatta bu kişilerden elinize düşen olursa öldürün. İnandırıcı olsun.
İçinde bulunduğumuz bu zorlu virüs ortamında, Covid-19 hakkında ortada ne yazık ki sayılardan başka bir şey bulunmamaktadır. Yaşlı veya kronik hastalığı olan insanlar çoğunlukta olmak üzere insanlar hayatını kaybedir. Hayatını kaybeden her bireye yaşlı, genç, hasta, sağlıklı bakılmaksızın devletler birer sayı gözüyle bakıyor ve tabiri caizse yüklerinden kurtuluyor. Hatta yeni dünya düzeni kurulumuna başladılar bile.
Amerikan vezir tüm bu yapılanları krala anlatır.
-Zaman satma fikrini çok beğendim. Ama zaman satma, satın alma ideolojisini nasıl kabul ettireceksin?
+Efendim, salgın felaketiyle birlikte tüm halka “sizlere zaman göstergeleri takacağız, bu sayede sağlığınız bize emanet. Siz fark etmeseniz bile hasta olduğunuzda bunu biz bileceğiz ve size hemen yardım edeceğiz.” dedik. Göstergeler takıldıktan sonra itiraz eden olsa bile zamanını durdurur sofranıza getiririz.
Her şey kusursuz işlemiştir.
Ve Kapitalist Kral…
Hikâyenin sonunu merak ediyor musunuz?
Derin bir nefes alın ve gökyüzüne bakın. Sonra kendinize ve günümüze.
Dünyaya bakın bir ara fırsatınız olursa.
Haberlere bakın.
Mesela “çip takılan insanlar” dedikodulu haberlere…
Gani Gerez
Bağımsızlık Yolu Girne Bölge Örgütü Üyesi