Bağımsızlık Yolu Kurucu Üyesi Celal Özkızan sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, hükümetin sermayenin baskılarına boyun eğerek sektörleri açmaya hazırlandığını ileri sürerek bunu eleştirdi.
İşyerlerini açmaya çalışanlara “siz ekonomiyi sağlığın önüne koyuyorsunuz, sağlık yoksa hayat da yok ekonomi de, önce sağlık” diye itiraz ediyorsunuz ya… Yanılıyorsunuz. Sermaye kesimleri şu an “ekonomi ile sağlık arasında” bir tercih yapmıyor. Hiçbir ultrazengin, hiçbir büyük sermaye sahibi, asla ekonomiyi sağlığın önüne koymaz. Sorun o değil. Sorun şu ki, bu işletmeler açıldığında, büyük şirketlerin ve işletmelerin sahipleri “işe gitmeyecekler” zaten.
Şu an sahip oldukları rahatlık, sağlığı önemsemediklerinden dolayı değil, işletmeler açılsa bile “kendi sağlıklarını” riske atmayacaklarını bildiklerindendir.
O yüzden tartıştığımız şey “ekonomi mi sağlık mı” tartışması değildir. Tartıştığımız şey, “kimin sağlığını feda edeceğimizdir”.
Açıklama şöyle:
Hükümet, sermaye kesiminden gelen baskılara boyun eğerek, bir delilik yapıp yavaş yavaş sektörleri açacağa benziyor kısa bir süre sonra.
Benim önerim şudur: Bu kararı almadan önce bir şart koşalım, ve patronlara, gerçekten sektörleri açmak isterler mi istemezler mi diye bu şart ile beraber tekrardan soralım. Şartımız şu olsun: herhangi bir işyeri açıldığında, o işyerinin sahibi de, o işyerinde en az 1 saat geçirmek zorundadır, çok değil, sadece 1 saatcik.
Yani örneğin büyük bir inşaat şirketinin sahibi misiniz? Şantiyede, işçilerle birlikte en az 1 saat geçireceksiniz. Örneğin büyük bir oto galerinin sahibi misiniz? Oto galeride, çalışanlarınız ile birlikte duracak, en az 1 saat boyunca müşteriler ile ilgileneceksiniz. Çok değil, sadece bir saatcik. Bu şartı yerine getiren her işyeri açılabilir, getirmeyenler ise açılamaz densin. Hem bakın, patronlara kıyak yaptık, çalışanları gibi tüm gün değil, sadece 1 saatcik duracaklar işyerinde.
İşyerlerini açmaya çalışanlara “siz ekonomiyi sağlığın önüne koyuyorsunuz, sağlık yoksa hayat da yok ekonomi de, önce sağlık” diye itiraz ediyorsunuz ya… Yanılıyorsunuz. Sermaye kesimleri şu an “ekonomi ile sağlık arasında” bir tercih yapmıyor. Hiçbir ultrazengin, hiçbir büyük sermaye sahibi, asla ekonomiyi sağlığın önüne koymaz. Sorun o değil. Sorun şu ki, bu işletmeler açıldığında, büyük şirketlerin ve işletmelerin sahipleri “işe gitmeyecekler” zaten. Örneğin, halihazırda açık olan süpermarketlerin sahiplerinin, süpermarketlerde zaman mı geçirdiğini sanıyorsunuz? Örneğin Metropol’ün sahibi, evinden dışarıya adım bile atmıyor haftalardır, ihtiyaçlarını da şoförü gidip alıp evine teslim ediyor. Aynısı, diğer büyük süpermarketlerin sahipleri için de geçerli.
Yarın öbürgün işletmeler ve işyerleri açıldığında da, siz zannediyor musunuz ki ultrazenginler, büyük ve büyük-orta işletme sahipleri işe gidecekler? Gitmeyecekler. Durumu uzaktan, evlerinden idare edecekler. Peki kim gidecek işe? Emekçiler garibanlar, yoksullar, dar-orta gelirliler, özel sektör çalışanları, kamu çalışanları, kendi dükkanını kendi açmak zorunda olan küçük esnaf, yanında çok az sayıda çalışan olduğu için işleri düzgün sürdürmek adına kendisi de aktif olarak işin başında olmak durumunda olan küçük işletmelerin sahipleri ile bazı küçük-orta boy işletmelerin sahipleri.
Oysaki biz “açılan her işyerinin sahibi de o işyerinde çalışanları ile sadece 1 saatcik geçirmek zorundadır” şartını koşarsak, o zaman göreceksiniz ki, işletmelerin açılmasına en önce ultrazenginler, büyük sermaye ve Kıbrıs Türk Ticaret Odası karşı çıkacak; çünkü en güzel hayatları onlar yaşadığından, sağlıklarını da en çok önemseyenler onlardır. Şu an sahip oldukları rahatlık, sağlığı önemsemediklerinden dolayı değil, işletmeler açılsa bile “kendi sağlıklarını” riske atmayacaklarını bildiklerindendir.
O yüzden tartıştığımız şey “ekonomi mi sağlık mı” tartışması değildir. Tartıştığımız şey, “kimin sağlığını feda edeceğimizdir”.