Uzak ülkeler uzun zamandır, adamız ise iki haftayı aşkın bir süredir büyük bir kriz yaşıyor. Sağlık olsun da gerisi olur dediğimiz günler geride kaldı çünkü artık sağlığımız tehlikede hem de öyle eften püften değil. Ciddi ciddi yaşamlarımız söz konusu.
Bize gelmez nasıl olsa dediğimiz hastalık bize dışardan geldi. Önceleri herkes ilk anın öfkesi ve korkusu ile hem gelen turistleri hem de onları getiren şirketi suçladı. Bu zamanda yapılacak işmi bu? Ama sonra gördük ki, evlerinde oturamadı dediğimiz o turistlerden çok da farkımız yok. Bir süre tatile gitmeye devam eden Kıbrıslılarımız da oldu. Tüm bilim insanları evinizde kalın ey insanlar diye canını yerken, kahve sohbetlerimizden, saha yürüyüşlerimizden, market gezmelerimizden vazgeçemedik. Hastalık bu, hem de bulaşıcı. Yani birilerine bulaşması çok olası ve normal. Üstelik de sinsi bir virüs, bir süre taşıyıcı olduğunuzu anlamıyorsunuz ve bu esnada da istemeden bulaştırabiliyorsunuz. Burda da önemli olan bir konu, evet kimse hasta olmayı istemez ve kimseyi de hasta etmek istemez. Ancak riskleri gözardı etmemek, kendinizi ve etrafınızdakileri korumak sizin tercihinizdir. Evet hiçkimse sizi neden hasta oldun diye suçlayamaz. Ama neden dikkat etmedim sorusunu önce kendi vicdanına sormalı herkes. Tüm bunları söylerken, bu hastalığa bulaşmış insanları, kendi isteği dışında, aman söyleyim de herkes bilsin kendini korusun diye deşifre eden kişilere de bir el sallayıp alkışlayalım mı… Keşke o insanlara iyi misiniz, üzülmeyin geçecek, atlatacaksınız demeyi geçirseydiniz bir aklınızdan. Kendinizi onların yerine koysaydınız bir. Diyelim ki çok dikkatsiz davrandılar. Biliyorlardı gezdiler gezdiler bulaştırdılar. Hani öyle konuşuluyor ya sosyal medya ortamlarında. Size mi kaldı kim olduklarını dellal düdük etmek? Bir arkadaşımın da dediği gibi; bırakalım da bilimsel açıklamaları doktorlarımız yapsın. Haberciliği de medya mensubları yapsın. Sakin sakin haberdar olalım gerçek ve doğru bilgilerden. Yahu ülke cayır cayır yandı da helikopter yok diye havadan müdehale edilemedi. Şimdi nasıl havadan ilaçlama yapılabilir acaba?
Aslında halkın bu kadar tedirgin olması, tüm gün evinde oturup da internette geze geze bazen de saçma sapan bilgilere ulaşması çok normal. Normal olmayan ise bizi yönettiğini iddia edenlerin şu ana kadar gereken önlemi gereken zamanda alamamış olmasıdır. Adada hastalık çıkar çıkmaz bas bas bağırdı birçok doktorumuz, hemen sokağa çıkma yasağı gelmelidir diye. Ama hükümetimiz bu kararı ancak 10 gün sonra alabildi. Önce halkına güvendi hükümetimiz!!! Elzem gereklilikler dışında sokağa çıkılmasın, zaruri ihtiyaç karşılamayan tüm işyerleri kapatılsın. Ama noldu, olmadı. Çünkü birçok kesim buna uymadı. Sonunda da kısmi sokağa çıkma yasağı geldi, ki hala uymayanlar var, polis sokaklardan insan toplamaya devam ediyor. Bunlar bir kenara, hükümetin yaptığı en büyük hata, özel sektör emekçilerini düşünmemek oldu. Bu hatayı da ekonomik paket ile taçlandırdı.
Açıklanan ekonomik paketle gördük ki, kamu çalışanlarından kesinti yapılacak. Tamam kabul ettik. Ancak özelde çalışan emekçi nasıl geçinecek? E ona da 1500 katkı yapacakmış ya. Sanıyorlar ki işveren çalışanını ödenekli izne çıkardı da 1500 de katkı yapılacak. Ama öyle bir durumun söz konusu olmadığını birçok iş yeri açık açık söyledi. Tüm çalışanlar ödeneksiz izne çıkarıldı diye çarşaf çarşaf yazılar döner. Peki o emekçiler ayda 1500 tl ile ne ödesin? Kira, elektrik, su, mutfak masrafı, özel ihtiyaçlar… Buarada atlamak gereken bir ayrıntı var ki içler acısı. Bu katkı sadece TC ve KKTC vatandaşlarına verilecek. Yani bu ülkenin iş gücünü omuzlarında taşıyan ‘3. Dünya vatandaşları’ görmezden geliniyor. Ki bu insanlar şuan hem işsizler hem de ülkelerine de dönemiyorlar. Para yok ama ödenmesi gereken faturalar, alınması gereken ihtiyaçlar var. Bu insanlar bir çıkmaza girip de ‘suç’ işlerlerse sorumlusu kim olacak? Peki ya kendi işini yapan kişiler ne olacak? Küçük esnafı düşündünüz mü mesela? Onlar ne yapsın? Normal zamanda bile zar zor dönen bir çok işletme şimdi sıfır kazanç döneminde ve o insanlar aklınızın ucundan bile geçmiyor. Kredi borçları için bankalara ricada bulundunuz da ne oldu? Birçok banka faizini çatır çatır alırım diyor. Ülkemizin ultra zenginleri, otel sahipleri, büyük araba galerileri, özel üniversiteler, banka hesaplarında bir servet barındıranlar, normal zamanlardan çok daha fazla ciro hesabı yapan süper marketler vs vs vs. Bu ülkenin insanları değiller mi? Herkes elini taşın altına koyacak da bu herkes sadece emekçileri mi kapsıyor?
Bizim gibi siz de biliyorsunuz ki, kamu emekçisinden kesilen bu para ile, işsiz kalmış ya da maaşları kesilmiş özel sektör emekçilerinin ihtiyaçlarını karşılamak, var olan durum için gerekli sağlık araç gereçlerini temin etmek mümkün değildir. Bu yüzden acilen başka tedbirler almanız gerekmektedir. Gözünüz her zaman kamu emekçisinin maaşında. İnsanlarımız bu kadar zordayken bizim maaşımızdan yapılacak olan kesintinin sözünü bile etmiyoruz ama gözünüzü artık başka taraflara çevirmenin de zamanı geldi. Bu süreç böyle ilerlerse bir köşede mangalda etlerini döndürüp tatilciğinin keyfini sürenler olurken, başka bir köşede insanlar çocuklarının karnını nasıl doyuracağının kahrını çekiyor olacak. Ve bilin ki sorumlusu sizsiniz ey sevgili hükümetcilik oynayan Bakanlar.
Bugünler elbet geçecek. Umarım ki en az can hasarı ile geçecek. Ama bugünlerde yaşananları kimse unutmayacak. Hani şimdi her fırsatta dile getiriyoruz ya kimse sokağa çıkmasın diye; gün gelecek, o sokaklarda yeniden toplanacağız. Daha güçlü ve daha birlik. Bu sokakları sizin gibilerden temizleyene dek hiç yılmadan direneceğiz. Yeniden kurulacak bir ülkeyi aşkla öreceğiz.
Pınar Piro
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti