Türkiye’de dış işlerinde komşularla sıfır sorun politikası ile yola çıkan AKP iktidarı, geliştirdiği düşmanca ilişkilere bir yenisini eklemeye aday Libya kıta sahanlığı anlaşması hamlesi ile bölgede gerilimleri tırmandırması ve sorunlu bir ilişkiye daha dönülmez nokataya getirecek bir adım atmış durumda.
Suriye İç Savaşı’nda Esad’a gidici gözle bakarak müttefiki Esad’ı, Eset yapıp muhalefeti destekleyen, Mısır’da ise Müslüman Kardeşler lideri Mursi’yi kalıcı görüp tüm desteğini veren AKP iktidarı bu Esad iktidarı yıkılmayınca, Mursi ise halk isyanı ile devrilince dış politikada çıkmaza girmişti. Suriye’de atılan adımlar bugün Türkiye’yi askerlerini Suriye’ye göndermeye, tiran dediği Esad ile ise askerlerin güvenliği için Rusya üzerinden masaya oturmaya zorlayan AKP iktidarı, Mısır’da ise Mursi’yi deviren halk isyanının ardından darbe ile başa gelen Sisi iktidarı ile tarihsel olarak belki de en kötü ilişkilerin geliştiği dönemi yaşamaya başlamıştı.
Libya’da Neler Oluyor?
Libya’da Kaddafi’nin devrilmesinin ardından oluşan iktidar boşluğu bir Ulusal Uzlaşı Hükümeti ile çözümlenmeye çalışılmış ve Tobruk merkezli bu hükümet, IŞİD gibi yapıların teritorlal güce ulaşmasının önüne geçmek için BM tarafından tanınmış ve desteklenmişti. 2014 yılında bölgede radikal İslamcı tehlikenin azaldığı bir anda Libya Ordusundan General Hafter’in duyurduğu “Onur Operasyonu” ile ise yeni bir iç savaş dönemi başlamıştı. Bugün General Hafter önderliğindekıi Bingazi merkezli hükümet ülkenin yaklaşık yüzde 70’lik bir kısmını kontrol ederken, BM nezdinde meşru hükümet olarak kabul edilen Tobruk Merkezli Ulusal Uzlaşı Hükümeti ise yüzde 30’luk bir kesimini kontrol etmektedir.
Geçtiğimiz aylarda General Hafter’e bağlı güçler Tobruk kentine yönelik başlattığı operasyon sırasında Hafter bir açıklama yapmış ve Türk Hava Kuvvetlerinin Tobruk hükümetiNi korumak için kendi güçlerini vurduğunu iddia etmiş ve Türkiye’yi kınamış, Libya’da bululan 6 Türk vatandaşı Hafter güçleri tarafından tutuklanmış, Erdoğan ilk kez Hafter’e savaş açabileceği tehdidinde bulunmuştu.
İşte Türkiye böylesi bir ortamda Libya İç Savaşındaki taraflardan biri olan Tobruk hükümeti ile kıta sahanlığı anlaşmasını imza atmıştır. Anlaşmanın ardından General Hafter yapılan anlaşmayı kınarken, Hafter güçlerine bağlı bir komutan açıklama yaparak bölgeye giren Türkiye gemilerini vurma emri aldığını duyurmuştu.
Anlaşmanın ardından başta Yunanistan olmak üzere (Libya Büyükelçisini sınır dışı edeceğini duyurdu) batı dünyasında Tobruk hükümetinin meşruluğunun iyice tartışmalı hale geldiği iyiden görünür bir hal almış, Hafter güçleri ise Tobruk kent merkezine hem kenti kuşatarak operasyonu başlatmış, hem de şehrin içinden farklı noktalarda hükümet binalarına Hafter yanlısı saldırılar gerçekleşmişti. Hem Libya’da Tobruk hükümetinden, hem de AKP’den gelen sinyaller Türkiye’nin Kıta Sahanlığı Anlaşmasını sürdürmek için Tobruk’a asker göndermesinin çok da uzak olmayan bir ihtimal olduğunu gözler önüne seriyor.
UBP-HP Hükümeti Ne Yapıyor?
Tüm bu gelişmeler yaşanırken, Cumartesi günü Geçitkale Havalimanı’nın Türkiye’ye ait İnsansız Hava Araçları ve SİLAHLI İHA’lar (SİHA) için üs haline getirileceği duyuruldu ve bugün itibari ile ise ilk İHA’ların indiği haberi basına servis edildi.
Hükümet çervelerinde ise “Rum-Yunan ikilisine” atılan golün büyüklenmelerini görmek mümkün. Fakat meselenin Kıbrıs’ı, Yunanistan’ı ve hatta Ortadoğu hattını aşıp Afrika’yı da içine alan bir gerilime dönüştüğü, Rusya’nın ve bir ihtimal Batının karşı tarafında yer alabileceği silahlı bir çatışmanın askeri hedefi haline gelebilecek bir üssün Geçitkale’de şekillendirilmiş olabileceğinin ciddiyetinin hükümetin ne UBP tarafında, ne de HP tarafında görüldüğü söylenemez.
Hal bölye olunca, hükümetin konuyla ilgili yaklaşımına o meşhur Yeşilçam Repliği ile tutmayın küçük enişteyi’ benzetmesini yapmak tam da yerine oturacaktır.