Yağmur artık “bizim zamanımızda” diye başlayan cümlelerin satır aralarına bıraktı bereketini. Çok eskidendi insanların yağmuru bereket olarak görüşü… Şimdeilerde yağmurun çağrıştırdığı şeyler sel, felaket ve ölüm…
Sevinç ve ferahın yerine korku ve endişe
Yaz mevsiminin yavaş yavaş sona ermesi ve yağmurların yüzünü göstermesiyle halk arasında bir endişe ve korku boy göstermeye başladı. Geçtiğimiz yıl yaşanan sel felaketlerinde yıllardır süegelen devlet ihmalleri silsilesi sonucu 4 genç yaşamını yitirmişti. Özellikle Girne bölgesinde plansızs ve bilimsellikten uzak bir şekilde devam eden betonlaşma sonrasında birçok yeri su basmış, birçok vatandaş mal kaybına uğramış, birçok hayvan can vermiş ve alt yapı yetersizliği ve bakımsızlıktan çöken yollar, duvarlar ve evler sonucu kıbrısın kuzeyindeki sermaye düzeninin sonuçları bir kez daha gün yüzüne çıkmıştı.
Bir zamanlar toprak ile iç içe, üreten ve varlığını emeğini yoğurarak topraktan var eden toplumumuz yağmuru dört gözle bereket yağması için beklerken şimdilerde bir karış toprak dahi bulamayan bizler yağmur az yağsın hatta hiç yağmasın diye umar olduk…
Değişen tek şey takvim yaprakları
Dağ yolu, Girne-Lefkoşa anayolu, Mağusa-Lefkoşa anayolu, Omorfo-Lapta veya Omorfo-Lefkoşa anayolu ve birçok yol… Hala daha hepsi karanlık ve hepsi bozuk. Olması gereken standartların altında yollarımızda kaç can yitirdik, kaç aile karanlığa gömüldü sayısını bilemez olduk. Fakat değişen hükümetler kayda değer tek bir değişime imza atmadılar. Yollarımız hala karanlık, hala güvensiz. Vatandaş hala yağmurdan korkuyor ve yollara çıkarken endişeli. Araştırma komiteleri hala bir kaç ayda bir toplanıyor ama kayda değer tek bir sonuç, tek bir önlem yok. Sürekli değişen dinamik gündem, hayat pahalılığı, çözüm naraları altında belirsizlikle yaşamak, borç batakları, kamusal hakların gaspı gibi birçok sorun içinde halkın yaşadıklarını unutmasına ve öfkesinin bir süre sonra geçmesine güvenen komiteler ve onların bağlı olduğu hükümetler gözümüzü boyarcasına sadece toplanmakla yetiniyor.
Yağmur yağınca yola çıkmayın çağrısı yapılan bir düzende önlem alınması için daha kaç canın yitmesi gerekiyor?
Araştır, savuşturma!
Bu ülkede köşeyi dönsünler diye bizi ezdirdiğiniz inşaat şirketleri kadar değerimiz olmasını istiyoruz. Zenginler gibi, ‘yatırımcılar’ gibi bizden vergi almayın, borçlarımızı silin de demiyoruz! Bizden topladığınız paralar bize hizmet için kullanılsın diyoruz. Ama kime diyoruz. Duymayanlara, duymak işine gelmeyenlere konuşuyoruz. Ve çağrılarımız, korkularımız, endişelerimiz, yerini öfkeye bırakıyor….
Emel Karagözlü
Baraka Kültür Merkezi aktivisti