Adamızın bölünmüşlüğünün 45. yılında; halkları kardeş başka bir Kıbrıs yaratma mücadelesi devam ediyor. Kıbrıs’ın kuzeyinde yer alan devrimci yapılar Bağımsız Kıbrıs için dün akşam Lefkoşa sokaklarındaydı.
Bağımsız Kıbrıs eylemlilikleri çerçevesinde ilk olarak, Baraka ve Bağımsızlık Yolu tarafından 10 Ağustos Cumartesi günü saat 19:00’da Baraka Kültür Merkezi lokalinde “Dünden Bugüne Kıbrıs Sorunu: Beklemekten Öte Bir Barış Mücadelesi İçin Neler Yapılabilir?” konulu panel gerçekleştirildi; daha sonra ise halkları kardeş Bağımsız ve Birleşik Kıbrıs için, ülkemizde son dönemde artarak yayılan gericiliği, ayrılıkçı politikaları ve adamız üzerindeki tüm işgalleri protesto etmek amacıyla sokağa çıkıldı.
14 Ağustos Çarşamba akşamı (dün akşam) saat 19:00’da yıllardır “Bağımsız Kıbrıs” yürüyüşü olarak anılan eylem İngiliz Elçiliği önünde Baraka Müzik Topluluğu Sol Anahtarı’nın özgürlük temalı şarkılarıyla başladı. Müziğin yanısıra okunan şiirlerin ve yapılan konuşmaların ardından İngiliz Elçiliği’ne siyah çelenk bırakan kitle, ikinci durak olarak Amerikan Temsilciliği’ne yürüyerek oraya da bir siyah çelenk bıraktı. Kalabalık ve coşkulu gerçekleşen yürüyüşün son durağı ise TC Elçiliği’ydi.
Toplumsal muhalefetimiz açısından “halkları kardeş başka bir Kıbrıs yaratma mücadelesi” olarak kabul edilen bu günde; faşizme, gericiliğe ve ülkemizde tüm işgallere karşı coşkulu kitlenin hep birlikte attığı sloganların ardından son olarak organizasyon komitesi tarafından hazırlanan ortak basın açıklaması okunarak eylem sona erdi.
Organizasyon komitesinin ortak basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
Yurdumuzun bölünmesin 45. yılında, bir 14 Ağustos’ta yine sokaktayız. Ayrılıkçı seslerin yeniden yükseldiği, liberal aklın ise barış adına beklemek ve ummak dışında bir şey yapmadığı bir ortamda yıllardır olduğu gibi Bağımsız Kıbrıs demeye devam ediyoruz.
Kıbrıs sorununun çözümü için yegane yöntem olan iki halkın eşitliğine dayalı bir federasyon anlayışının gündem dışı bırakılmaya çalışıldığı bir süreçten geçiyoruz. Bu saldırı dalgasına rağmen barış ve federasyonu savunduğunu ifade eden çok sayıda kesim ise “barış dilenciliğinden” öteye gidemeyen bir anlayışı halklara seçenek olarak sunuyorlar. Etnik çatışmalarla geçen dönem ve bölünmüş bir Kıbrıs’ta geçirdiğimiz onlarca yıl göstermiştir ki, ada halklarına dayanmayan bir mücadele Kıbrıs’ta barışa hizmet edemez.
Her iki halk içindeki milliyetçi ve faşist çevrelerin karşı tarafı suçlayarak tanımladığı, kimilerinin ise sadece hukuki bir sorun olarak gördüğü Kıbrıs sorunu, bizler için Kıbrıs halklarının yeniden kardeşleşmesi ve yurtlarıyla ilgili söz, yetki, karar yani iktidar hakkını kazanmaları sorunudur. Dolayısıyla bizler Kıbrıs sorununu sadece 1974 yılında yaşananlarla ilgili görmüyoruz. İç ve dış etkenlerin yıllar içinde farklı farklı roller üstlendiği bir süreç yaşanmış ve bu süreçle beraber 1974 yılında bölünmüş bir Kıbrıs yaratılmıştır. Ülkemiz Kıbrıs, bir bütün olarak emperyalizmin işgali altındandır. Her ne kadar bu işgal ağırlıkla emperyalizmin taşeronları olarak adada bulunan Türkiye ve Yunanistan üzerinden sürse de Amerikan ve İngiliz emperyalizmi Kıbrıs’ta söz sahibi olmaya devam ediyor. Dolayısıyla yurdumuzun bağımsızlığını kazanması emperyalizmin ada üzerindeki tahakkümü silinmeden mümkün olamayacaktır. İşte bu yüzden, Bağımsız Kıbrıs demek sadece hukuki anlamda bir birleşme çağrısı değil, emperyalizme ve onların yerli işbirlikçilerine karşı da bir mücadele çağrısıdır.
Yurdumuzu bir kara para aklama yeri olarak kullananlara, emekçileri köle gibi çalıştıracak bir bölge gibi görenlere, Ortadoğuda bir savaş üssü yaratanlara karşı mücadele etmeden barış içinde bir Kıbrıs kuramayız. Bu yüzden kerhanelere ve kumarhanelere hayır derken, sendikasız çalıştırılmak yasaklansın diye slogan atarken, Türkiyeli-Kıbrıslı ayrımına karşı mücadele ederken, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Elenler kardeştir derken, dağlarımız oyulmasına karşı çıkarken aslında Bağımsız Kıbrıs diyoruz. Çünkü Bağımsız Kıbrıs mücadelesi bunların olmadığı bir ülke yaratma çabasıdır. Bu çabamızı bugün olduğu gibi yarında da sürdürmeye devam edeceğiz. Birileri bölünmüşlüğün kalıcılaşmasını hayal etse de bizler bambaşka bir Kıbrıs düşlüyoruz. Başka bir Kıbrıs da bizlerin ellerindedir.
Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir”