Bundan yaklaşık bir ay önce bir balıkçı teknesi tarafından Karpaz açıklarında kameraya alınan balinalar, halk arasında oldukça olumlu karşılanmış çocuksu bir neşe ile Akdeniz’den geçen bu sevimli devlere hayretle bakmıştık. Biraz araştırınca 2015’te de Larnaka’dan geçtikleri haberlerini okudum. Kim bilir görünmeden geçen kaç ziyaretçimiz olmuştur? Çocukluğumda balinalarla ilgili izlediğim bir filmden sonra o zamanlar hemen herkesin evinde bulunan kuponla kazandığımız ansiklopedilerin renkli serisinden balina türleriniöğrenmiş; nerede, ne zaman yaşadıklarıyla ilgili epey bilgi sahibi olmuştum. İnternet çağı gelene dek, merakımı belgesellerle gidermeye çalışsam da bu kocaman deniz yaratıklarının Kıbrıs’la ilgili bir geçmişleri olup olmadığı hep bir merak konusuydu benim için. Bu görüntülerin ardından konuyu biraz kurcalayınca farklı bilgilere ulaştım. İşte Kıbrıs’ın balinalarla imtihanı…
Dünyanın en eski balina fosillerinden birinin Leymosun’da bulunduğunu biliyor musunuz? Yaklaşık 30 milyon yaşında bir fosili keşfeden kişi Kıbrıs’ta doğmuşGeorge Tornaritis isimli bir avukat. Aynı zamanda Kıbrıs’ın ilk başsavcısının da oğlu olan Tornaritis’in, Kıbrıs’ta bulunan deniz canlılarıyla ilgili “MediterraneanSea Shells Cyprus” isimli kitabı ve Kıbrıs’ın çeşitli yerlerinden topladığı fosilleri sergilediği bir müzesi var. Güneyde Ayia Napa’da bulunan Thalassa Deniz Müzesi’nde, Tornaritis-Pierides Deniz Yaşamı Müzesi bölümüyle deniz dünyasıyla ilgili bir ufuk açıyor. Balinanın fosilinin şu anda nerede olduğunu sorarsanız, verebileceğim en yakın cevap, 2004 yılında SevgülUludağ’la gerçekleştirdiği röportajda evinin bahçesinde sergilendiği şeklinde olur.
Bulduğum bir diğer balina ise 1950’li ve 60’lı yıllar arasında Kıbrıs’ta karaya vurmuş. Arşivlerde rastlanan bir fotoğrafla kendini gösteriyor. Ne yazık ki hakkındabilgi edinemedim.
En trajik balina hikayesi ise 1980’li yıllarda Mağusa’dayaşandı. Bununla ilgili bulduğum görgü tanığı ifadeleri ve sonrasında teşhir edilen zavallı balinacığın hazin sonuyla ilgili çeşitli yorumlar dinledim. Yavru olduğu tahmin edilen balina, ya yolunu kaybederek ya da bir feribotun peşine takılarak Mağusa Limanı’na kadar gelme gafletinde bulununca, bunu gören askerler kara sularımıza izinsiz giren bu canlıyı bir denizaltı sanarak yaylım ateşine tutarlar. Belki de intihar etmek ya da yolunu kaybettiği için limana gelmek durumunda kalan balina, yaşattığı korku dolu anlardan sonra vurularak öldürülmüştür. Daha sonra denizden çıkarılan balina önce Mağusa’da Canbulat Stadı’nda sonra da Lefkoşa’da Yusuf Kaptan Sahası’nda halkasergilenmiştir! Hatta küçük çocuklar, okul gezisi niyetine balinayı görmeye getirilmiştir.
Anlayacağınız o zamanlar elleri olduğu düşünülen fosil halinden bugüne dek pek güzel bir bağ kuramamışız balinalarla.
Son yıllarda deniz canlılarının değişen türleri, balon balığı gibi zararlı balıkların denizlerimizi istila etmesi, köpekbalığı popülasyonunun artması, kirliliklerin baş göstermesi gibi nedenler yanında, metal demir yığınlarının yarattığı gerilimlerle de ısınmakta Akdeniz’in suyu… Denizaltılar, doğal gaz arama gemileri, izinsiz gelen balıkçı tekneleri… Demir yığınlarının taşıdığı onlarca çaresiz beden de nasibini almakta bu sulardan. Daha dün akıbetinden haber alınamayan 80 kusur kişi… Oysa Akdeniz denilince bunlar gelmemeli akla, onlarınyerine caretta carettalar gelsin aklımıza, ispermecitbalinaları, Akdeniz fokları… Sizce de daha iyi olmaz mı?
Şifa Alçıcıoğlu
Baraka Aktivisti