Senebaşı – Yılbaşı – Yeni Yıl – Şifa Alçıcıoğlu

Bundan seneler önce ülkemizde yeni yıl yerine senebaşı kutlamaları olurmuş. Bu alışkanlık İngiliz Dönemi’nden itibaren bizlere kazandırılmış. 1 Ocak, Miladi takvime göre İsa’nın doğduğu gün kabul edildiği için yeni yılın gelmesi Hristiyan bayramı olarak nitelendirilse de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilanından sonra her evde insanları bir araya toplayan yemelerin içmelerin olduğu bir gün olarak anılmaya başlandı.

Nenem her yeni yılda, irisinden ve yağlı bir tavuk seçer. Özenle hazırladığı içli pilavı tavuğa doldurduktan sonra o kısmı diker ve hazırladığı tavuğu fırına koyar. Vaktiyle senebaşı yemekleri birçok evde bu şekilde hazırlanırmış. Hatta maddi durumu daha iyi olanların hindiyle pişirdikleri içli pilav günün özel yemeği olurdu. Yeni yılın gelmesiyle birlikte evlere golifa da konuk olurdu. Bereket getirdiğine de inanılan golifa hala bazı evlerde yapılmakta. İçine nar, badem, susam, garacoçço (çörek otu), anason, kuru üzüm ve kaynanmış buğday konularak yapılan golifa, Hristiyan inanışına göre 25 Aralık- 6 Ocak tarihlerinde geldiklerine inanılan goncolozlar için de dama konulmakta ya da bir avuç dama atılmaktaydı ki damda yaşayan ve kötü olduğuna inanılan bu varlıklar evdekilere zarar vermesin.

Benim de hatırladığım kadarıyla bu özel günde tıpkı şimdiki gibi yemekler her zamanki saatinden biraz daha geç yenir, içkiler içilir, tombalalar oynanır, TRT’de dansözün çıkması beklenir ve saat 12 olunca 10’dan geriye doğru saymak yerine ışıklar kapatılıp hemen açılırdı.  Işıkların kapatılıp açılmasıyla geçen o 1 saniyeyle adeta 1 yıl geçer, eski yıla bir daha dönülmeyeceğinin sinyali verilirdi. Işıkların açılmasıyla birlikte herkes birbirine sarılıp iyi dileklerde bulunur ve eğlence sona ererdi. Çocukluğumdan hatırladığım bir diğer yılbaşı alışkanlığı ise insanların birbirlerine üzeri kardan adamlı, Noel babalı ya da karla kaplı güzel bir manzara resmiyle kaplı tebrik kartları göndermesiydi. Annemin gönderdikleri de gelen kartlar da çok hoşuma gider, hiç kar görmemiş bir çocuk olarak özellikle yurtdışından gelen kartlara bakmaya doyamazdım. Ana sınıfken “ho ho ho” diyerek sınıfımıza gelen ve bizlere şeker dağıtan “Noel baba” da unutulmayan yılbaşı hatıralarım arasında…

***

Haftaya 2018’e veda edip yeni bir yılı karşılayacağız. Kaybettiklerimizi, kazançlarımızı, sevinçlerimizi, acılarımızı cebimize koyup yola devam edecek, yeni bir bilinmezliğe kucak açacağız yine…

2018, toplum olarak çok aydınlık bir yıl olamadı. Muhafazakarlaşmayla birlikte kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin arttığı bir yıl geçirdik. Devlet hala bir sığınma evi yapma iradesi ortaya koymuş değil! 2018’in son günlerinde yaşanılan selle birlikte felaketi gördük. Çarpık kentleşmenin, rant uğruna dere yataklarına yapılan evlerin, dereleri kirletmenin sonuçlarını ve 4 gencin aramızdan ayrılışına tanıklık etmek zorunda kaldık. Yetkililer bir özür bile dilemediler! Ekonomik krizle boğuşmak zorunda kaldık. Pahalılık halkın alım gücünü düşürürken, maaşıyla geçinemeyen milletvekilinin yüzsüzlüğüne gülsek mi ağlasak mı şaşırdık! Faşistlerin Meclis damına çıkıp Afrika gazetesini linç etmeleri ve polislerin olayları sadece izlemesi ve üstünden geçen zaman dilimine rağmen hala saldırganları tutuklayamamalarını hayretle izledik. Askerin atış talimi yaptığı bölgede ölen küçücük cana, Hamitköy’de patlayan bombadan yaralanan işçilere, yıl boyunca iş cinayetiyle hayatını kaybeden, sakat kalan emekçilere yandık. Tüm bunlardan sorumlu olanların sustuğu, patronların ve sermayenin kayırıldığı, hesap sorma iradesinde olmayan devlet erkanı ve hükümetler oldukça yeni yıldan beklenti içine de girmeyelim.

Ama faşistlere karşı omuz omuza yürüyeceksek yine şemsiyelerimizle yağmurlu bir gecede, hep bir ağızdan meydanları doldurup haykıracaksak barış diye, karşı çıkacaksak haksızlıklara, denizlere beleş girmek için mücadele edeceksek, üreteceksek ve ürettiklerimizle kültürümüze, geçmişimize ve geleceğimize sahip çıkacaksak, aşağılamadan, ayırmadan dostça yaşayabileceksek yanı başımızdakiyle işte o zaman yeni bir senebaşı gelmiş olacak! Herkese iyi yıllar!

Şifa Alçıcıoğlu

Baraka Aktivisti