Mavi Gözlü, Güzel Yüzlü, Koca Yürekli Adama – Fatih Bayraktar

Yaklaşık 10 yıl önceydi; 68’liler gibi bir mücadele kuşağı olan 78’lilerin yemekli toplantısında tanışmıştım onunla. Birden “Tarık abi merhaba! Ben Fatih” deyivermiştim. İçten bir gülümseme belirmişti yüzünde. Bir süre filmlerinden ve mücadele dolu hayatından konuşmuştuk. Hatta şu anda bir türlü bulamadığım bir de fotoğraf çektirmiştik beraberce. Çok sigara içtiği dikkatimi çekmişti. Ara ara derinlerden gelen kötü bir sesle öksürüyordu. “Geçmiş olsun grip misin?” diye sormuştum.  “Öyle birşey” deyip geçiştirmişti.  Ardından kendisiyle birlikte aynı masada bulunanlardan birinin hem arkadaşı hem de doktoru olduğunu söylemişti.

Dün o mavi gözlü, güzel yüzlü, büyük yürekli adamın göçtüğünü öğrendiğimde o gün aklıma geldi birden. Kanser illeti belki de 10 yıl önce o gün bile yokluyordu kendisini kim bilir. Şöhretin kendisiyle bile mücadele edebilmiş bir adamdı Tarık Akan. O yüzden kanseri de yeneceğini ümit ediyordu ben dahil herkes. Ama olmadı. Daha 9 gün önce Yılmaz Güney’i anma gecesine telefonla bağlanmış ve “Mücadele sürecek” demişti oysa. Olmadı…

Tarık Akan kimilerine göre Hababam Sınıfı’nın Damat Ferit’i, kimilerine göre Sürü’nün Şivan’ıydı. Ama o, oynadığı tüm karakterlerin hakkını verdiği için hiçbir zaman tek bir rolle anılmamıştı.

Tarık Akan çok açık bir biçimde halk sanatçısıydı. Yakışıklı bir jön olarak 1976’ya kadar çevirdiği popüler romantik komedi filmlerini elinin tersiyle itip, halkın sorunlarını merkeze alan ve hatta anti faşist diyebileceğimiz filmlere cesurca imza atmıştı.

Tarık Akan mücadelesini yalnızca sanatıyla değil, doğrudan eylemle de sürdürmüştü. Gezi direnişine katılanlardandı. Türkiye’deki ekoloji talanına karşı direnenlere hasta yatağından bile destekte bulunmayı ihmal etmemişti.

Tarık Akan ilerici bir aydındı. Türkiye’de özellikle 1980 faşist darbesinden sonra yükselen gericileştirme projelerine karşı son anına kadar söz ve eylemleriyle karşı durmuştu.

Sözün kısası dün göçen adam mavi gözlü, güzel yüzlü ama bir o kadar da koca yürekliydi. Belki de o yüzden ona adanmış bu yazıyı bir Atilla İlhan şiiriyle bitirmek en iyisi…

 

Daha önce bıçaktan hiç su içmedim

 

Hiç kısılmadı kerpetene bıyıklarım

 

Gururlu bir gemiyim oldum bittim

 

Sabah olur yelkenlerimi saklarım

 

Özgürlük dediğim yerde demirledim

 

Üstüme varma bulutları tutamam

 

Böyle paldır küldür gideceklerdir

 

Gelmezsen farketmez kimseyi aramam

 

Asıl sevdiklerim en içimdekilerdir

 

Onlarla yaşarım eğer yaşarsam

 

Olur mu gecemi yeşile çalmak

 

Yıldız çivilemek parmakuçlarıma

 

Ölüm kadar çabuksa eğer yaşamak

 

Hiç doğmamayı isterdim ama

Fatih Bayraktar
Bağımsızlık Yolu