3,2,1… – Emel Cicibaba

3,2,1… Bu bir geri sayım, geriye adım, geride kalım, ölüm…

Geri Sayım

Burcu Okumuş, 3’ü kalbine, 2’si boynuna ve 1’i karnına olmak üzere aldığı bıçak darbeleriyle hayattan koparıldı. Gamze Pehlivan 2’si göğsünden, 1’i böbreğinden ve 1’i sırtından aldığı 4 bıçak darbesiyle hayata gözlerini yumdu.
Ataerkil zihniyetin hükmettiği ülkemizde, kadın cinayetlerine üç maymunu oynayan devletin sorumsuzluğu, kadın hakları üzerine icraatın sadece sözde oluşu, şiddete direnen kadınların sığınabilecekleri tüm kapıların da sonuna kadar kapanıp kilit vurulması ve erkek egemen düzenin varoluşu sonucu olarak hayatını kaybeden iki kadın…
25 yaşındaki üniversite öğrencisi Burcu Okumuş, 18 Nisan günü Mağusa’da bulunan Yemen Kahvesi adlı işletmenin önünde, “kıskançlık krizi” geçirdiği söylenen kocası Özgür Okumuş tarafından 6 bıçak darbesiyle hayattan koparıldı. Bir kadın daha erkek şiddeti sonucu öldürüldü. Kıbrıs’ın kuzeyinde infial yaratan bu olay hakkında devlet yetkililerinden hiçbir açıklama gelmedi.
Bu olayın yankıları sürerken 20 Nisan günü bu kez de Lefkoşa Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi kampüsünde Gamze Pehlivan, Suat Aşır tarafından 4 kez bıçaklanarak öldürüldü. Yetkililer yine sus pus
Görüyoruz ki devletiyle polisiyle şiddete direnen kadınlara sessiz kalınması, katil zihniyeti motive etmekten başka hiçbir şeye yaramadı.
Hayatları, neoliberal politikalar sonucu halihazırda daha da zor ve mücadele dolu bir hal alırken kadınlar, taciz tecavüz, şiddet ve ölüm ile mücadele etmek zorunda kalıyor. Kıbrıs’ın kuzeyinde, kadınların hayatını daha iyiye taşıyabilmek adına, hükümet edenler tarafından hiçbir adım atılmazken, atılan adımlar da maalesef yerle yeksan ediliyor.
Farklılıklarına rağmen daha güçlü, daha örgütlü bir kadın mücadelesi için iş birliği yaparak emek veren kadınları, kendi kişisel ve politik çıkarları doğrultusunda ayrı düşüren çevreler, feminist mücadeleyi yokuşa sürmenin, şiddet, taciz, tecavüz vb. mağduru ve direnişçisi kadınlar ile dayanışmayı zorlaştırdığının ve bunun da her defasında başka bir kadın için geri sayım olduğunun farkındalar mı?
Örgütlen(e)meyen, bu mücadeleyi bireysel vermek, verebilmek için çabalayan kadınlar yalnız bırakılırken, geriye sayımın onlar için ölüm demesini beklerken, Kıbrıs’ın kuzeyinde verilen feminist mücadele eksik kalacaktır. Her bir kadın özgür ve eşit olana dek yürüteceğimiz feminist mücadele, her kadına ulaşana, dokunana dek çabalamalıyız.
Geri sayım başka kadınlar için başlamadan önce…

Geriye Adım

Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayan yerli veya göçmen birçok kadın, bu iki cinayet ile de görebileceğimiz üzere, aile içi şiddete maruz kalmakta. Aile içi şiddet mağduru kadınların bu şiddete direnip sığınabileceği ve hayatını yeniden kurabileceği kadın sığınma evlerinin açılması devletin yükümlülüğüdür. Lefkoşa Belediyesi’nin kendi imkanları ile açtığı sığınma evinin çok kısa sürede dolması da bu ihtiyacın açık bir göstergesidir.
Geçen yıl, anlamlı bir kadın dayanışması ile gerçekleştirdiğimiz imza kampanyası sonucunda 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde, 12 binin üzerinde imzayı hükümete sunmuş ve 5 bölgede de sığınma evi talep etmiştik. Oysa hükümet bu sorumluluğunu yerine getirmediği gibi SORÖV’e ait sığınma evine destek olmayarak kapatılmasına vesile olmuştu. Kadınların daha özgür, eşit bir yaşam sürdürebilmeleri için yasal önlem ve kolaylıklar sağlanmadığı gibi, var olan çabalara da ket vurulması, bize hükümet eden ataerkil zihniyetin ülkemizi bu mücadele alanında adım adım geriye taşıdığını gösterir. Yönetenlerin feminist bir bakış açısıyla yapacağı, kadının insan haklarını kâğıtta değil pratikte pekiştiren icraatlar yapılmadığı sürece kadına şiddet devam edecektir.
İleri adımlar atarak kadınları güvence altına almak ile yükümlü olanlar, var olan desteği de yok ediyor ve yaşadıkları şiddete isyan edip kurtulmak için mücadele eden kadınların mücadelesine ve bizim onlar ile dayanışmamıza geri adım attırıyor. Her bir geri adım ise yeni bir ölümle sonuçlanıyor.

Geride Kalım

Rahat koltuklarında, her yeni dönemde yeni bir bakanlığa geçen, Mercedes’leriyle konforlarından ödün vermeyip, şahsi harcamalarını da devletin kaynaklarından ödeyen bakanlar, kadın cinayetlerine de sadece uzaktan bakıyorlar. Her geçen gün başka bir protokol imzalayıp, Kıbrıs’ın kuzeyini şöyle kalkındırıyoruz, böyle geliştiriyoruz diye naralar ile ortada gövde gösterisi yapanlar, en birinci insan hakkı olan yaşama hakkı kadınlar için yok sayılırken söyleyecek tek bir söz dahi bulamıyorlar…
Kadın haklarının yok sayıldığı, kadın mücadelesinin dikkate alınmadığı, yaşam hakkına dahi sahip çıkılmayan bu ülkede hangi koltuklarda otururlarsa otursunlar, hangi protokolü imzalarlarsa imzalasınlar, ileriye gitmek gerçekçi bir hedef olmayacaktır.
Kadınların yaşamının bu kadar ucuz, bu kadar pamuk ipliğine bağlı olduğu bir ülkede geride kalım kaçınılmaz bir sondur.

Ölüm

Burcu Okumuş, Gamze Pehlivan, Nejla Mağracı, Akile Nacisoy ve daha birçok kız kardeşimiz kadına şiddet sonucu hayattan koparıldı. Ölümün bu kadar yakın olduğu, çoğu zaman hayatları zindana çevrilerek yaşayan bir ölüye dönüştürülen kadınlar var oldukça bizler mücadele etmeliyiz.
Eşitlik ve özgürlük için çıktığımız bu yolda insanca yaşama hakkı yok sayılan her bir kadın için bu zihniyet ile mücadele etmeliyiz. Başka Burcu’lar, Gamze’ler, Nejla’lar, Akile’ler için geri sayım başlamadan evvel…

Emel Cicibaba
Baraka Aktivisti