“Bağımsız Kıbrıs” talebi, Bağımsızlık Yolu partisi ve Baraka Kültür Merkezi’nin organize ettiği üç ayrı noktada eş zamanlı eylemlerle yükseltildi.
Aynı anda İngiliz Elçiliği, TC Elçiliği ve Amerikan Temsilciliği önünde gerçekleşen basın açıklamaları ile Kıbrıs üzerindeki emperyalist işgaller protesto edildi.
Eylemlerin tümü aynı anda başlarken, TC Elçiliği önünde gerçekleşecek açıklama önceceside polisin açıklama yapılacak noktayı kendi belirleme isteği ve “Şu kaldırımda olur ancak şu kaldırımda olmaz” şeklindeki tutumu Bağımsız Kıbrıs istencinin haklılığını kanıtlar nitelikteydi.
Polisin dayatma çabasına karşı duruş göstererek, kitlenin belirlediği noktada yapılan açıklamada “Kendi kaderini eline almak isteyen Kıbrıslı Türklerin çıkarı birleşik, bağımsız ve federal bir Kıbrıs’tadır. Kıbrıslı Türklerin geçmişte yaşadığı acılarının ve kaygılarının anlaşılması düşmanlıkla değil Kıbrıslı Elen halkının acılarını da anlamaya çalışan bir kardeşlik çağrısıyla mümkündür. Bu çağrı da Bağımsız Kıbrıs yoluna doğru bir çağrıdır” cümlelerine de yer verildi.
Bağımsız Kıbrıs Organizasyonu tarafından okunan basın açıklamasının metni ise şöyle:
İnsanlığın çok zor bir süreçten geçtiği bu dönemde, yurdumuzun bölünmüşlüğüne isyan eden bizler bu koşullar içerisinde dahi 14 Ağustos’ta sokaktayız.
46 yıldır süren bölünmüşlüğün ada halklarına yarattığı sorunlara bu yıl tüm halkların başına bela olan salgın da eklendi. Salgın süreci, Kıbrıs halklarının başta sağlık olmak üzere gündelik hayatın her alanında birbiriyle iş birliği içinde olmadan yaşanamayacağı gerçeğini tüm aksi pratiklere rağmen göstermiştir. Ancak, ülkemizin ikiye ayrılmasından nemalanan egemenler ve onların işbirlikçileri halklar arası dayanışmanın öneminin daha da görünür olduğu bu süreçte dahi boş durmayarak ayrılıkçı politikalarını sürdürmeye devam ediyorlar. Çünkü gerek içinden geçtiğimiz salgın sürecinde gerekse de on yıllardır devam eden bu bölünmüşlükte zarar edenler sermayedarlar ve hayatını düşmanlık üzerinden kazanan faşistler değil emeği ile yaşayan çalışan halk kesimleridir.
Bugün, Kıbrıs’ın kuzeyinde kurulan yapı emeğin haklarının her gün gasp edildiği ucuz işçi coğrafyasına döndüyse, sahillerimiz ve ormanlarımız para babalarının ve mafyaların emrine verilmişse, adamız, kadınların köle gibi pazarlandığı kerhanelerle anılır olmuşsa, gericilik ve fetih hamasetleriyle irademiz her geçen gün çalınıyorsa, Türk ve Yunan yayılmacılığı ile Amerikan ve İngiliz emperyalizmi adanın doğal unsurları gibi dayatılıyorsa; 14 Ağustos 1974 sonrası şekli verilen bölünmüşlüğün kime yaradığını görmek çok da zor değildir. İşte, “Federal Kıbrıs fikri tükenmiştir” diyerek bölünmüşlüğü ve ayrılığı kalıcılaştırmanın peşinde olanlar yukarıda saydığımız bir Kıbrıs’ın sürmesini isteyenlerdir. Ancak Kıbrıslı Türk devrimciler olarak bizler, halkımızın böyle bir Kıbrıs’tan zarar gördüğünün farkındayız.
Kendi kaderini eline almak isteyen Kıbrıslı Türklerin çıkarı birleşik, bağımsız ve federal bir Kıbrıs’tadır. Kıbrıslı Türklerin geçmişte yaşadığı acılarının ve kaygılarının anlaşılması düşmanlıkla değil Kıbrıslı Elen halkının acılarını da anlamaya çalışan bir kardeşlik çağrısıyla mümkündür. Bu çağrı da Bağımsız Kıbrıs yoluna doğru bir çağrıdır. Emeğimize, doğamıza, yurdumuza kısacası, geleceğimize sahip çıkmak için tek yol Bağımsız Kıbrıs’tır. Emperyalizme ve işbirlikçilerine rağmen mücadeleye inatla devam edeceğiz.
Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir!
Baraka
Bağımsızlık Yolu