Bugün 19 Temmuz…
Üç yıl önce bugün, “demokratik” devletimizin tanıdığı tüm hak ve özgürlüklerin bir anda buharlaşıp uçuverebildiğini görmüştük.
Polis, sendika binalarında “yasa dışı pankart” aramak için arama emri alabilmiş, adaleti sağlamakla ve yasaları uygulamakla görevli olan mahkemler, düşünce özgürlüğü olan bir ülkede bir pankartın nasıl yasa dışı olabileceğini hiç düşünmeden böylesi bir emir verebilmişti.
Sendikalarımız, cinayet silahı aranırcasına baskına uğramış, ifade özgürlüğünün en basit şekli olan ve hakaret değil politik fikir içeren pankartlar, sendika binalarından polisler tarafından zorla alınmıştı. Üstüne üstlük sendikacılar da darp edilerek tutuklanmıştı.
Sokakta eylem yapmak isteyen göstericiler engellennmiş, polisler tarafından üzerlerine yürünüp geriletilerek eylem yapmak istedikleri bölgeye yanaştırılmamışlardı. Bahane olarak da “karşıt gurubun varlığı” öne sürülmüştü. Ne hikmetse “karşıt grup” her yerde eylem yapma, polis barikatına takılmama özgürlüğüne sahipti.
Planladıkları eylem yerine ulaşamayan eylemciler, eylem yerini değiştirerek batırılan KTHY önüne gelmiş ve protestolarını barışçıl bir şekilde durarak gerçekleştirmekteydi. Tek suçları, yasa dışı olma olasılığı olan bir pankartı! saklamalarıydı. Pankart avcısı polis, tamamen hareketsiz duran eylemcilere, ülkemiz protesto kültüründe alışılmadık ve görülmedik bir şekilde saldırmış, akıl almaz bir şiddet uygulamıştı. Ki o polisler yargılanmak ve görevden el çektirilmek yerine terfi alırken, şiddete uğrayan eylemciler halen yargılanmakta…
Üç yıl önce 19 Temmuz’da adamıza padişah R. Tayyip Erdoğan gelmişti. Ve “beslemelerin” en ufak bir arıza çıkarmasına tahammülü yoktu. Uşaklara emirler verildi… Kraldan çok kralcılar, emirleri kendi “yaratıcılıklarını” da katarak uygulamakta beis görmedi.
Üç yıl önce 19 Temmuz’da, bizim sandığımız ülkemizin, polisiyle ve yargısıyla nasıl da işgal koşullarında yönetildiğini, işbirlikçi hükümetlerin padişaha yaranmak için kendi halkına nasıl zulmedebildiğini apaçık görmüştük…
Üç yıldır, polisin ve savcılığın kanıtlamakta güçlük çektiği, defalarca komik duruma düştüğü siyasi davalar sürmekte. 19 Temmuz’da, KTHY önünde polis şiddetine uğrayan eylemcilerin polise saldırdıkları gerekçesiyle açılan davalarda, ciddi hukuk gafletleri de yaşanmakta. Anayasa’nın eylem yapma özgürlüğü tanıyan açık hükmüne rağmen, polis yetkilileri kendilerini Anayasa’dan üstün görüp nerede kimin eylem yapabileceğine kendilerinin karar verebileceğini söyleyebilmekte. Savcılık, sendikacıların ve eylemcilerin bir yere pankart asmak için belediyenin reklam bölümünden izin almaları gerektiği dahi iddia edebilmekte…
Tüm şiddeti, hakareti, kepazelikleri, hukuksuzlukları ve haksızlıklarıyla 19 Temmuz’u unutma! Ve egemenlere de hatırlatmak, yapılanları bir kez daha yüzlerine vurmak için bugün sen de eyleme gel.
Not: Bugün saat 19.00’da KTHY önünde bir basın açıklaması gerçekleştirilecek. Her şeyimizin elimizden alındığı ülkemizde onurumuzla yaşamak, yok oluşa direnmek için orada olacağız.
Nazen Şansal – Baraka Kültür Merkezi Aktivisti
Leave a Reply
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.