19 Temmuz 2011 günü dönemin TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adayı ziyareti sırasında KTHY önünde yaşanan protestolarda kktc polisinin uyguladığı şiddetin 9. yılı.
Protestoya Şiddet, Şükrana Ses Yok!
Tüm yasal ve demokratik haklar bir bir çiğnenerek, insanlar çifte standartta maruz bırakılmış, bir yanda Kıbrıs’ın kuzeyinde uygulanan neo-liberal politikaların temsilcisi Erdoğan’ı protesto etmek için toplanan insanlara, yerli işbirlikçilerin de desteğiyle, polis pervasızca saldırıyor diğer tarafta onu desteklemek ve şükran sunmak için toplanan gruba polis ses çıkarmamıştı.
Asker ve Helikopterler…
Sendika binaları basılmış, eylemciler gözaltına alınmıştı. Hamitköy çemberinde Erdoğan’ı protesto etmek isteyen grup abluka altına alınıyor, önü tıkanıyor ve eylemcilere hareket alanı tanınmamıştı. Bunun yanında polisler, eli silahlı askerler ve askeri helikopter tarafından takviye ediliyor, insanlara adeta göz açtırmayıp korku salınmaya çalışılıyordu.
Tüm bu yaşananlara rağmen, demokratik ve barışçıl bir şekilde eylemlerini sürdüren eylemciler, bu kez batırılan eski KTHY binası önünde toplanmış, pankartları, bayrakları, marşları ve sloganlarıyla protestolarını sürdürmüştü.
Sebepsiz Yere Saldırı
Tam da bu noktada ve ortada hiçbir neden yokken polis, gözü kararmış bir halde eylemcilere saldırmış, eşi benzeri görülmemiş kin, öfke ve nefretle yumruk ve tekme atarak şiddet uygulamıştı.
Halka Beraat, Polis Teşkilatına Hüküm
Yaşananlar mahkeme sürecine taşınmış, polisin eylemcilere dönük açtığı davalar şeklinde başlamıştı. Daha sonra davalar siyasi bir hal alsa da, polisin eylemcilere yaptığı müdahalenin yersiz olduğu mahkeme tarafından vurgulanmıştı.
Netice itibariyle eylemcilerin ‘‘beraat’’ ettiği davada polis ortaya koyduğu iddiayı ispatlayamamış ve kendi açtığı davadan haksız çıkmıştı…
Eylemcilerin polise karşı açtığı dava sonucu, hem polis teşkilatı hem de darp eden polis memuru suçlu bulunmuş ve mahkeme tarafından, 3000 Türk Lirası ve yasal faiz olmak üzere maddi tazminata çarptırılmıştı.